Trabzon’da, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) çabanın en ağır devrinde, hami ekipmanlar nedeniyle yüzünde oluşan izlerle çektiği fotoğrafı toplumsal medyadan paylaşınca salgınla savaşan sağlıkçıların simgesi haline gelen ağır bakım hemşiresi Seher Altuncu, bir yılını geride bıraktığı mesleğiyle gurur duyuyor.
Yasal Eğitim Araştırma Hastanesi’nde vazife yapan ağır bakım hemşiresi Altuncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğundan beri içinde daima insanlara yardım ve hizmet etme içgüdüsü bulunduğunu belirterek, bu şuurla hem lisede hem de üniversitede hemşirelik kısımlarında okuduğunu söyledi.
Mesleğe Ocak 2020’de başladığını, kısa mühlet sonra da Türkiye’de Kovid-19 olaylarının görüldüğünü tabir eden Altuncu, “İlk başladığımda olağan ağır bakım servisindeydim. Kovid-19 başlayınca bizim adaptasyon sürecimiz çok kısa bir müddette gelişti. Bir anda bu ortama adapte olmamız gerekiyordu, bekleyecek vaktimiz yoktu. Sıhhat çalışanlarının bu tecrübeleriyle birlikte hoş bir halde buna ahenk sağladık ve devam ettirdik.” dedi.
Şimdi bir yılını geride bıraktığı mesleğinde ağır bir çalışma devri yaşadığını anlatan Altuncu, “Tulumlarla birlikte ağır bakımdaki hastamı beslemeye çalışıyordum. O anda hastam da benden utanıp, ‘Bana bu türlü bakmak zorunda değilsin.’ demişti. Ben de ‘Teyze, sen beni evladının yerine koy, evladınmışım üzere davran.’ dedim. O da bana ‘Ama evladımın bana yapmadığını yaptınız.’ demişti. Bu beni çok etkilemişti. O ağlamıştı, ben ağlamıştım maskenin içinde. Bu tulumu ağlayarak çıkarmıştım, ter ve gözyaşlarıyla birlikte.” diye konuştu.
Altuncu, hemşireliğin direkt insanların hayatına dokunduğu için birçok meslek kümesinden ayrıldığını vurgulayarak, maneviyatı çok yüksek bir misyonu olduğunu, hastaneden çıkarken rahatlıkla “işimi yaptım, çıkıyorum” diyebildiğini söyledi.
Ailesinin, salgınla uğraş devrinde kendisi için çok üzüldüğünü lisana getiren Altuncu, “Ailem bu periyotta gurur duydu. Evet çok üzüldüler, o halimi görünce mutsuz oldular fakat demediler ki ‘Keşke o mesleği okumasaydın’. ‘Allah senden razı olsun. Bu kadar insanın hayatlarına dokunabiliyorsun.’ dediler. O yüzden bu hususta hiçbir pişmanlığım olmadı, ailemin de benim de.” dedi.
“Yüzümden o maskeyi çekerek acıyarak çıkardığımı hatırlıyorum”
Salgınla uğraşta sembol haline gelen fotoğrafından da bahseden Altuncu, şunları kaydetti:
“Çok uzun mühlet içeride kaldığım bir periyottu. Tulumların içinde, gözlük takıyorsunuz, esasen o maskenin, olağan maske de değil N95 maske takıyoruz. Maske tam yüze oturduğu için üstüne de gözlük, bayağı sıkı olunca iz kalmıştı. 3-4 saat içeride kalmıştım. Bir hastamız vefat etmişti, bir hastamızı entübe etmek zorunda kalmıştık. Çok süratli bir süreçti. Oradan oraya koşarken zati çok bir efor sarf ediyorsunuz, ter döküyorsunuz. O günün akabinde çekilen bir fotoğraftı. Yüzümden o maskeyi çekerek acıyarak çıkardığımı hatırlıyorum.”
Altuncu, hemşireliğin, bayan popülasyonun çok ağır olduğu bir meslek kümesi olduğuna dikkati çekerek, “Kovid-19 devrinde anne olup, bebeğini emzirenler de buraya gelip Kovid ile karşı karşıya geldiler. Çok büyük fedakarlıklar verildiğini düşünüyorum. Hemcinslerimin, sıhhat çalışanlarının ve güçlü duran tüm bayanların 8 Mart Dünya Bayanlar Günü’nü kutluyorum.” sözlerini kullandı.
Sıhhat çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının kendisini derinden etkilediğini de vurgulayan Altuncu, insanların hayatlarını kurtarmak için çalışanlara karşı gerçekleştirilen bu çeşit aksiyonları duyunca çok üzüldüğünü söyledi.
Memurlar
