Koronavirüs sürecinde ağrı kesici yahut soğuk algınlığı ilaçları kullanmak hastalığın seyrini maskelemesi açısından risk teşkil edebileceğini söyleyen Emsey Hospital Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, “Bu tip ilaçlar ayrıyeten hastalığın seyrini etkilemeyecek olan ilaçlardır. Hastanın kendisini daha iyi hissetmesi açısından, tanısal süreçlerin tamamlanmasının akabinde kullanılabilir. Halsizlik, teneffüs yolu enfeksiyonu bulguları, adale ağrıları üzere şikayetler yaptığı için bu ilaçlar semptomatik olarak yararlı olabilir” diye konuştu.
“Kovid-19 enfeksiyonundan korunmada bağışıklık sisteminin güçlü olması önemli” diyen Prof. Dr. Omay, “Bu hastalığı bağışıklık sistemi tedavi ediyor diyebiliriz. Bağışıklığımızı güçlendirecek ilaçlarımız yok, bu sebeple doğal beslenmeliyiz. Vitaminlerden, elementlerden güçlü olan yeşil sebzeler, istikrarlı bir protein olan kırmızı eti, beyaz eti, meyve, zerzevat, kuruyemiş istikrarlı olarak beslenme sistemi bağışıklık sistemi açsından yeterlidir” sözlerini kullandı.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için D vitaminlerini kullanmanın virüsten müdafaadan direkt tesirli olduğunun kanıtlanmadığını söyleyen Prof. Dr. Omay, “Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en kıymetli yolu moral ve motivasyonumuzu, psikolojimizi yüksek tutmak. D vitamini eksikliği bağışıklık sistemini zayıflatır” dedi.
AŞILAR TEDAVİDE BÜYÜK EHEMMİYET TAŞIYOR
Prof. Dr. Omay, “Araştırmacılar, sıhhat çalışanları dünya tarihinde birinci sefer olan bir süratte aşı ürettiler. Farklı tip aşılar üretildi ve pandeminin iyi tarafı da farklı biyolojik teknolojiler geliştirildi. Yaklaşık 3-4 farklı aşı dünyada onay almıştır. Hangisine ulaşılabilirse o aşının yapılmasında yarar var. Ülkemize ulaşan Çin aşısının hem Çin’de hem ülkemizde hem de öteki ülkelerde güvenlik testleri tamamlandı. Hasebiyle hükümetimizin temin ettiği Çin aşısının halkımıza uygulanmasında sıhhat çalışanları başta olmak üzere aktifliği gösterilmiş değerli bir aşı. Aşı olan kişinin 14 gün karantina sürecine girmesi gerekmemektedir. Koronavirüs aşılarının yapılması gereken küme sıhhat çalışanlarıdır. Kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üzere bireylerin, sık beşerlerle teması olan işlerle meşgul olan şahıslar olarak aşılamalar gerçekleştirilecektir. E-nabızda sistematik kategorizasyon görünür hale geldiğinde herkesin aşılanması gerekecektir” tabirlerini kullandı.
PCR VE ANTİKOR TESTLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Klinik olarak kuşkulu bulgularda, temas üzere durumlarda PCR testi yaptırmakta yarar sağlayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, PCR testi olumlu çıkan şahısların hepsine hasta denilmemektedir lakin hastanın karantinaya alınarak takip edilmesi gereken hasta gurubundadır. Prof. Dr. Omay PCR ve Antikor testleri hakkında şu bilgileri paylaştı;
“Testin sonucu olumlu çıkmış şahısların evvelce 14 gün karantina sürecinde olması gerektiği lakin sonrasında 10 güne indiği karantina sürecini tamamlaması gerekir. Kişinin karantina sonrası PCR testinin negatif çıkması kıymetli. Negatifleşmediği vakitlerde o virüsün çoğaldığı manasına gelmiyor. Hakikat olan bir test üzerinden değil de hastayı daha ayrıntılı pahalandırmak gerekmektedir. Bir kişinin virüs ile karşılaştığını, bir kişinin bağışıklık sistemini gösteren testlerdir.”
“KORONAVİRÜS KISIRLIĞA NEDEN OLABİLİR”
Koronavirüsü çok ağır geçiren, hayatını kaybeden yahut hafif semptomlarla hastalığı atlatmalarının nedenleri hakkında tam olarak bir şey söylemek mümkün olmamakla birlikte kimi genetik faktörlerin tesirli olduğunun bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Omay, “Kronik hastalığı olmayan, yaş gurupları itibariyle, riskli gurup içinde olmayıp da Kovid-19 enfeksiyonunu ağır geçiren ve kaybedilen hastalar oluyor. Bunun sebebi şimdi bilinmiyor. Vakit içerisinde bu çeşit olayların araştırılmasıyla birtakım genetik faktörlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Hayatını kaybeden bireylerin otopsileri incelendiğinde infertilite yani kısırlık istikametinde kimi tesirleri olduğu görülüyor. Merkezi hudut sistemi bulguları ensefalit, ensefalopati üzere yahut miyelit üzere merkezi hudut sistemini etkileyen kimi klinik bulgularında kendini gösterdiğini, muhakkak bir hale geldiğini görebiliyoruz. Teneffüs yolu enfeksiyonları, zatürre, emboliler, trombozlar, pıhtılaşma, tat koku bozuklukları, ishal üzere bulgular düzeyinde yaygınlık kazanmıyorlar” diye konuştu.
Memurlar
