Pamukkale Üniversitesi tarafından 07.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de 8 talim vazifelisi ve çok sayıda talim üyesi alım ilanı yayımlanmıştır.
Bilindiği üzere, 2547 sayılı Kanun Üniversiteyi ‘Bilimsel özerkliğe sahip kamu hukuksal kişiliği’ (Md.3) olarak tanımlamıştır. Ilmî üretimin her türlü siyasi argümandan, dünya görüşünden uzak bir halde mahalline getirilebilmesi için özerk bir sahada üretilmesi tüm bilim otoriteritelerinin kabul ettiği bir durumdur. Ilmî üretimin ağır bir biçimde yapıldığı Üniversitelerde özerklik anlayışı bilim adamlarından ziyade başkanların sıkça kullandığı bir kavram olmuştur. Bir kurumun özerk bir yapıya sahip olması o kurumun başkanlarına kaynakların tasarrufu konusunda sınırsız bir salahiyet vermemektedir. Başta Anayasa olmak üzere tüm yazılı hukuk kuralları bu kurumların başkanlarını de bağlamaktadır. Kelamlı gelenekte nokta alan etik kıymetlerin ise en çok da başkanlarda temayüz etmesi gerekmektedir.
Ilmî özerkliğin ön planda olması gereken bir eğitim kurumunda özerklik kavramının daha çok idare kademesinde topluluk tarafından kabul görmüş etik bedellerden uzak bir biçimde kullanıldığına tekrar şahitlik etmekteyiz. Hatırlanacağı üzere bu üniversitemiz Sayın Rektörün hizmete geldiği birinci vakitlerde eşinin Enstitü Sekreterliğine atanması ile gündem olmuş, topluluk tarafından çokça eleştirilmişti.
“Talim Üyesi Dışındaki Tedrisat Elemanı Takımlarına Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Imtihan İle Giriş Imtihanlarına Ait Tarz ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” kapsamında laf konusu talim vazifelisi takım ilanlarını değerlendirdiğimizde ilanın gereksiz sertifika kaideleri koyularak şahsa hususî hale getirildiğini görmemek için kör olmak gerekir. Yeniden öteki hususlar yanından incelemelerimiz ayrıntılı olarak tabloda belirtilmiştir.
Kestirme yoldan, belli adaylara yönelik elekten geçirme metoduyla yapılan akademik işçi alımları, baht yapıtı yolu akademisyenlikle keşisen bölüme ışık tutmakla birlikte, bilim üreterek toplumsal dönüşümün yapı taşı olan üniversitelerimizde maatteessüf haber birikimi, ehliyet ve liyakat alanına yaranma ve yamanmanın esas olduğu alansız ve yakışıksız bir sisteme dönüşmüştür.
Pekala, sık sık gündem konusu yapmamıza karşın Devletteki üniversite sistemini ve üniversite kurumlarını denetlemek ve düzenlemekle vazifeli yekun 21 üyeden oluşan Üniversite Konseyi yapılanlara neden sessiz kalmaktadır. Zira YÖK’ün sessiz kalması yapılan haksızlıkları -üzülerek altını çizmek gerekirse- destekler mahiyettedir. Çünkü ölçünün kaçırılmasında hissesinin olduğunu görerek bu bahse artık ciddiyetle eğilmesi gerekmektedir. Ama ne hazindir ki, Üniversite Şurasında hizmet alan akademisyenler hizmet müddetlerinin bitiminde az da olsa Rektörlük hizmetine de atanma ihtimalleri olduğundan olsa gerek, kendilerinin de tercih edeceği bir yolu denetlemekten kaçınmaktadır. Mevcut pratiklerin sonucu olarak bu durumu açıklayacak aksi bir cümle kurulamamaktadır.
Umuyoruz ki yasal süreçler doğurmaya meyilli bu süreçler daha fazla tehditkar bir aşamaya geçmeden Üniversite Heyeti Başkanlığı Üniversitelerdeki akademik takım alım ilanlarına yaptırımı olan sistemsel bir tahlil üretir. Pamukkale Üniversitesi de tavsiye tenkitlerimizi dikkate alarak bir an önce akademik yarışmaya ve somut fırsat eşitliğine yer yaratmak üzere ilanlarında düzeltme yoluna sarfiyat.
Memurlar
