Daha evvel Kovid-19 atlatan şahıslar ortasında tekrar hastalığa yakalananlar olduğuna dair argümanlar toplumsal medya üzerinden tekrar tartışılırken, uzmanlardan değerli ihtarlar geldi.
Milliyet’ten Mert İnan’ın haberine nazaran: Bilim Konseyi Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Kovid-19 geçirip ikinci kere hastalığın görüldüğü olaylara yönelik bilimsel yayınlar olduğunu belirterek, “Kovid-19’a yönelik bildiklerimiz şimdi çok hudutlu. İnsanların tekrar hastalığa yakalanıp yakalanmayacakları netlik kazanmış bir mevzu değil. Tıp dünyasındaki genel kanı, hastalığı geçirenlerin bağışıklık kazanacağı tarafında. Hastalığı geçirenlerde antikor oluştuğu üzere, bu şahıslardan alınan plazma tedavide kullanılıyor. Pandeminin başlangıcından bugüne kadar elde ettiğimiz bilgiye nazaran Kovid-19 geçirenlerde bağışıklık oluşuyor. Lakin oluşan bağışıklığın mühleti konusunda tıp dünyasında maalesef data bulunmuyor. Özetle bir halde bağışıklığın oluştuğunu biliyoruz lakin oluşan bağışıklığın ne oranda ve ne kadar müddetle esirgeyici olduğunu bilmiyoruz. Hastalığı geçirenler, ‘Ben nasıl olsa geçirdim, bana bir şey olmaz’ demesinler” dedi.
‘Kırılgan noktadayız’
Prof. Dr. Özlü, Avrupa genelinde Kovid-19 hadise sayılarında yine artış yaşandığına da dikkat çekerek, “Israrla söylemeye devam edeceğiz, maske ve toplumsal aralık kuralı şu an için en büyük gözetici silahımız. Herkes ikazlara ve önlemlere harfiyen uymalı. Avrupa’da Kovid-19 azalış eğrisi bilakis dönmüş durumda. Hasta sayılarında artış eğrisi görüyoruz. İran ikinci dalgayı yaşıyor. Japonya, Avustralya, Çin’de dalgalanmalar kelam konusu. Biz ülke olarak şimdi birinci dalgayı atlatmış değiliz. Salgın devam ediyor ve Kovid-19 suratını kesmiş değil. Ülke olarak inançlı sayı hududunda değil, kırılgan bir noktayız. Bu hastalık önümüzdeki bir yıl boyunca risk oluşturmaya devam edecek” sözlerini kullandı.
‘İkinci, üçüncü riskler her vakit kelam konusu’
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek ise, hastalığı geçirmiş olmanın tekrar geçirilmeyeceği manasını taşımadığını belirterek, şu bilgileri paylaştı:
“Hastalığı önleyecek antikor sayısı çok kıymetli. Kelam gelimi, Hepatit için 10’un üzeri esirgeyici antikor olması gerekir. Lakin Kovid-19’da şimdi bu sayının ne olduğunu kimse bilmiyor. Münasebetiyle bakamadığımız, ölçemediğimiz bir durum kelam konusu. Zati ne kadar antikor gerektiğini tam olarak bilmemiz durumunda aşı üretimi de gerçekleşmiş olacak. Kovid-19 geçiren bir kişi tekrar Kovid-19 geçirip, etrafındaki insanlara farkında olmadan bulaştırabilir. Tıp dünyası hastalığı önleyici antijeni tespit etmeye çalışıyor. Aşı çalışmalarının böylesi uzun sürmesinin nedeni de rakamsal dataların netleşmemiş olmamasından kaynaklı. Kovid-19 geçirip antikor düşük düzeyli yahut esirgeyici formda oluşmamışsa ikinci, üçüncü riskler her vakit kelam konusu olur. Daima Kovid-19 psikolojisi ile yaşamak sıkıntı fakat kendimizin ve sevdiklerimizin hayatı için kurallara uymaya mecburuz. Kurban Bayramı’nda yaşanacak tedbirsizlikler büyük sorunlara yol açabileceği üzere hadise sayılarında önemli artışa neden olur.”
‘Vaka sayısında patlama olabilir’
İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk de hususa ait şunları söyledi:
“Şimdiye kadar elde ettiğimiz bilgiler korona geçiren bir kişinin bir daha hastalanmayacağını yahut çok daha hafif semptomlarla hastalığı atlatacağını gösteriyor. Antikor ortadan kalkmış olsa da bağışıklık sistemini yönetim eden T ve B lenfositleri yedek güç olarak bedenimizde duruyor. İnsan bedeni çok akıllı bir organizma. Bedenimiz vakit içinde antikoru sonlandırsa da bellek lenfositleri duruyor ve mümkün bir akında harekete geçmeye hazır bekliyor. Umarım yanılırım fakat Kurban Bayramı’ndan sonra olay sayımızda patlama olabilir. Kurban Bayramı’nda bir gevşeme tabloyu altüst edebilir. Toplu tertip imajlarında toplumsal uzaklık kuralının hiçe sayıldığını görüyoruz. Ağustos ayı biraz sorunlu geçebilir.”
Memurlar
