CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir erken seçim olup olmayacağına ait, “Bana nazaran sonbahara kadar gidemezler. Sonbahara kadar götüremezler bu ülkeyi. Her geçen günün maliyeti ağırlaşıyor. Esnaf sahiden perişan vaziyette.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Haber Küresel Televizyonu’nun canlı yayınında gündeme ait açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Programın sunucusu Buket Aydın ile lokal seçimler öncesi yaptığı bir yayına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, “Başlamadan evvel hoş bir kahkaha bekliyorum sizden. Gülmeniz bize talih getiriyor, onu da söz edeyim.” değerlendirmesinde bulundu.
İki yıl evvel yaşanan diyaloğun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Orada yalnızca bir firemiz var, Bursa. O da Bursalıların kabahati yok bizim kabahatimiz var. Orda örgütümüzle, büyükşehir belediye lider adayımız ortasında bir sorun çıktı ancak alacağız Bursa’yı. Bursa’nın yanında diğer yerleri de alacağız. Hiç tasam yok.” diye konuştu.
CHP’li belediye liderlerinin bir “tarih yazdığı”nı savunan Kılıçdaroğlu, belediye liderlerinin mazeret üretmeden kıymetli başarılara imza attıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, “İktidarın bize teşekkür borcu var en azından. CHP’li belediyeler olmasaydı, bu pandemi süreci vatandaşlar ortasında çok daha ağır sonuçlar doğurabilirdi.” görüşünü paylaştı.
Belediye liderlerinin çok ağır miras devraldıklarını, fakat şikayet etmediklerini lisana getiren Kılıçdaroğlu, belediye liderlerinin çalışmalarının, “CHP’nin iktidara geldiğinde ülkenin nasıl sağlıklı ve dengeli bir idareye kavuşacağını gösterdiği”ni sav etti.
“Cumhurbaşkanlığı seçimleri ne vakit yapılır?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Normali şu, hükümetin bir an evvel sandığı getirmesi lazım. Neden? Yönetemiyor artık, dağılmış bir hükümet var. Bir kişi o da nasıl yöneteceğini zati artık bilmiyor. Bilen kişi, meseleler karşısında tahlili halka anlatır. Bunların hiçbiri olmuyor şu anda Erdoğan’ın gündeminde yalnızca ben varım, ‘Bay Kemal.’ Bay Kemal direkt doğruya halkın meselelerini lisana getiriyor ve bu problemleri dinlemekten rahatsız oluyor. Hükümetin bunları yapma bahtı yok gecikilen her gün topluma ağır maliyetler getiriyor.”
Erken seçimin kendi talebi olmaktan çıktığını ve artık sokaktaki vatandaşın isteği haline geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “hodri meydan” diyerek sandığı getirmesi gerektiğini söyledi.
Parlamentonun vesayet altında olduğunu ve seçim yapılmasına iki kişinin karar verebileceğini savunan Kılıçdaroğlu, bu iki ismin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli olduğunu bildirdi.
Kılıçdaroğlu, “Bana nazaran sonbahara kadar gidemezler. Sonbahara kadar götüremezler bu ülkeyi. Her geçen günün maliyeti ağırlaşıyor. Esnaf hakikaten perişan vaziyette.” diye konuştu.
– Kovid-19 salgını
Pandemi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan ve günlük 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Kim sebep oldu buna, kim yol açtı? Kongreler yaptılar değil mi? Lebalep doldurdular salonları. Ölen her kişinin sorumlusu sarayda oturan zattır. Ne diyor, ‘Sokağa çıkmayın.’ Sen salonları dolduruyorsun. Kurala nazaran maske takmadı diye Kayseri’deki 16 yaşındaki kıza ceza yazıyorsunuz, senin kongrende binlerce, on binlerce kişi toplanıyor, miting yapıyorsunuz kimsede maske yok. Kimseye ceza kesilmiyor. Karadeniz’den başladı. Evvel Karadeniz kırmızıya boyandı, Ankara’da yaptı, Ankara’da olanlar Türkiye’ye dağıldı ve Türkiye’nin her tarafı şu anda kırmızı.”
Bilim Şurasına tenkitte bulunan Kılıçdaroğlu, Heyete hürmetinin olduğunu, lakin Bilim Konseyinin pandemi konusundaki görüşünü kimsenin bilmediğini söyledi.
Bir soru üzerine, CHP iktidar olsaydı Bilim Heyetinin tekliflerinin dinlenileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, ayrıyeten Ekonomik ve Toplumsal Kurulun toplanarak ekonomik alanda atılması gereken adımların kararlaştırılacağını lisana getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Sonbaharda seçim olsa siz iktidara gelebileceğinizi düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, “Burada gülmeniz lazım zira bize uğur getiriyorsunuz. Seçim olduğu takdirde, dünya siyaset tarihine hoş bir armağan bırakacağız. Bir otoriter rejimi sandıkta halkımızla bir arada yeneceğiz ve demokrasiyi getireceğiz. Her görüşten, her kimlikten, her ömür biçiminden insanın bu ülkede huzur içinde yaşamasına imkan vereceğiz. Yok başı örtülüydü, yok başı kapalıydı, yok Alevi’ydi, yok Sünni’ydi bunların tamamı bizim insanımız bunların tamamını kucaklayacağız. İnsanları birbirine düşman etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Daima olarak, “Türk insanını Londra’daki bir avuç tefeciye mahkum ettiniz” dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin dünyanın faizini ödediğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası liderleri artık rutin oldu. Gelir üç gün sonra değişir, bir tane daha gelir beş gün sonra değişir, bu türlü Merkez Bankası mı olur? Türkiye’nin lirasına itimat verecek kurum, tam bir yol geçen hanına döndü, devlet bu türlü yönetilmez. Hiçbir tasam yok, ister sonbahar, ister ilkbahar fark etmiyor. Sandığı getirsinler, vatandaş tercihini yapsın. Vatandaştan niçin korkuyoruz?” dedi.
Gelecek seçimlerde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı tarafındaki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları belirtti:
“Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı ortasında temel bir fark var. Cumhur İttifakı otoriter bir idaresi temsil eder, Millet İttifakı demokratik bir rejimi temsil eder. Otoriter rejimde bir kişi esasen aday olur kimse ona asla itiraz edemez, gerçekten Sayın Bahçeli kendi kongresinde ‘Bizim Cumhurbaşkanı adayımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.’ dedi. Biatini yaptı, orada hiçbir tartışma olamaz zira demokrasi yok orada. Bizde ise Millet İttifakı var, demokratik kurallar var. İçinde CHP var, GÜZEL Parti var, DP var, Saadet Partisi var. Yeni kurulan partiler ittifakta olmamakla bir arada DEVA Partisi var, Gelecek Partisi var, başka partiler de var. Burada demokrasi var, elbette bu türlü bir seçim kararı alındıktan sonra biz ittifakın önderleri olarak bir ortaya geleceğiz. Oturacağız, ‘Cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyeceğiz?’ tartışacağız. Demokrasinin gücü burada aslında. Biz, Millet İttifakı olarak otururuz, konuşuruz, tartışırız. Her parti farklı aday mı çıkaracak, yoksa tek aday mı çıkaracak.”
“DEVA Partisi ve Gelecek Partisi sizin ittifakta mı?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Şu anda ittifak zati yok, her bir parti bağımsız esasen. Özel bir mutabakat yok lakin şunu birlikte seslendirebiliyoruz, güçlendirilmiş parlamenter sistem. Yani tek adam rejiminden, ‘şahsım devleti’nden vazgeçip, güçlü bir parlamenter sisteme muhtaçlığımız var.” dedi.
İttifakın kendisinin adaylığı konusunda uzlaşması durumunda ne yapacağı sorulan Kılıçdaroğlu, “İttifak o denli bir karar verirse ondan kaçamazsınız aslında.” açıklamasında bulundu.
Kendisine nazaran, cumhurbaşkanı adayında olması gereken özellikleri anlatan Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı olursanız tarafsız kalmayı başarabilir misiniz?” sorusu üzerine de “Elbette. Merhum Özal’a, Demirel’e bakalım, bunlar bir partinin genel başkanlığından çıkıp geldiler. Partilerinden ayrıldılar, olabildiğince tarafsız olmaya çalıştılar. Bütün bunların hepsi olur, bütün problem şudur insanınızı seviyor musunuz, sevmiyor musunuz? Şayet bir ülkenin cumhurbaşkanının mal varlığı, milletlerarası alanda tartışma konusu olmuşsa orada sorun var demektir, bu Türkiye Cumhuriyetine yakışmıyor.” cevabını verdi.
Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan ile bir cumhurbaşkanlığı yarışına girerseniz kazanacağınızı düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlarken de “Ondan en ufak bir tasam yok. Münasebetiyle bir kahkaha atabilirsiniz.” dedi.
Devlet Bahçeli’nin kelamları hatırlatılarak, “Anayasa Mahkemesi kapatılabilir mi?” sorusu yöneltilen Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi kapatılamaz, aslında o söylemi ciddiye almanın da bir mantığı yoktur. Hukuk devletinde mahkemeleri kapatmak ne demektir, ‘adaleti de bir şahsa teslim edeceğim’ demektir. Bu ülkede hakkı, hukuk ve adaleti sahiden de sağlayacağız.” tabirlerini kullandı.
– HDP’ye yönelik kapatma davası
CHP’nin HDP ile yakın bağ, ittifak içerisinde olduğu tarafındaki tenkitler ve HDP’nin kapatılması istemiyle açılan dava hatırlatılan Kılıçdaroğlu, “Siz hukuk devletine inanıyorsanız ve adalete inanıyorsanız, hukuk devleti ve adalet kurallarına nazaran hal almak zorundasınız. Anayasa diyor ki ‘Siyasi partiler demokrasilerin vazgeçilmez ögeleridir.’ HDP de bir parti mi? Parti. Kaç şahıstan oy almış, 6,5 milyon. Artık siz HDP’yi terör örgütü olarak tanımladığınız andan itibaren, siyaseten 6,5 milyon vatandaşı da terörü dayanaklar pozisyona getiriyorsunuz.” dedi.
Öbür partiler üzere HDP’nin bir kümesi ve bir Meclis Başkanvekili olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bunlar Meclisi yönetiyorlar. Sayın Bahçeli de konuşma yapmak isterse HDP’li Meclis Başkanvekilinden müsaade almak zorundadır, ben de müsaade almak zorundayım. Siz onu terörist ilan ederseniz, ‘Bahçeli Mecliste konuşmak için teröristten müsaade aldı’ mı diyeceğiz. Bunun akılla mantıkla bir ilgisi var mı? Siyaseten partiler birbirini eleştirebilir, ben buna hürmet gösteririm. Her birimizin farklı görüşlerine rağmen vatandaşa masraf, ‘Bize oy verin.’ deriz, vatandaş kimi seçerse o gelir ülkeyi yönetir. HDP ile bizim bir ilgimiz yok. Öbür partilerle ilgimiz neyse, bizim de ilgimiz o denli. AK Parti’yle, MHP’yle, GÜZEL Parti’yle nasıl görüşüyorsa küme başkanvekilleri, HDP ile de tıpkı formda görüşülüyor. Bazen onların görüşlerine katılırız, bazen katılmayız. Bu çerçevede düşünmek gerekir.
Savcıya talimat verildi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ivedilikle bir evrak hazırladı gönderdi Anayasa Mahkemesine. Anayasa Mahkemesi, ‘Burada partiyle ilgili bir şey yok, siz burada HDP milletvekilleriyle ilgili koymuşsunuz. Ben bu belgeyi size iade ediyorum.’ Çabucak ‘Anayasa Mahkemesi kapatılsın.’ olmaz. Evvel bir belgeyi göreceksiniz, Anayasa Mahkemesi kararını okuyacaksınız, bu kararı eleştirebilirsiniz lakin hakimi meslekten atın, mahkemeyi kapatın, bu kural, kural değildir.”
HDP’nin farklı, kendilerinin de başka bir parti olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, lakin kendilerinin haksızlık karşısında susmadığını söyledi.
Selahattin Demirtaş’ın, savcılıktan iyi hal kağıdı almasına ve YSK’nin “cumhurbaşkanı adayı olabilir” demesine rağmen içeride tutulduğu görüşünü savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Ne oldu cumhurbaşkanı adayı oldu, seçime girecek, ‘Sen mahpusta kalacaksın.’ Ne için? Ya bu yargıçlar yanlış söylüyor ya bu savcı yanlış yapıyor. O vakit siyaset kurumu bunu içerde tutamaz. Türkiye’yi rezil etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ben davalar dursun demiyorum. Bu demokrasi mi? Artık kalkıp da ben susarsam insani misyonumu yapmamış olurum. Biz haksızlığına inandığımız bir olay olursa itiraz ederiz. Birebir şey Osman Kavala için de geçerli. Tıpkı şey, mahpusta yatan harp okulu öğrencileri için de geçerli. Kumandanlar özgür, öğrenciler içeride.”
Memurlar
