Milliyet’ten Aykut Yılmaz’ın haberine nazaran: Kuran-ı Kerim tilaveti yapılacak programda Diyanet İşleri Lideri Prof. Dr. Ali Erbaş, okunan hatimlerin ve mühletlerin duasını yapacak. Erbaş tarafından kıldırılacak cuma öncesi hutbesi de Ayasofya’ya ayrıldı. Diyanet’in, “Ayasofya: Fethin Nişanesi, Fatih’in emaneti” başlıklı hutbesinde “Bugün, Ayasofya’nın kubbelerinde tekrar tekbir, tehlil ve salavatların yankılandığı, minarelerinden ezan ve salaların yükseldiği gündür. Evlad-ı Fatihan’ın hasreti, ulu mabedin sessizliği sona eriyor. Ayasofya Cami-i Şerifi bugün yine mümin ve muvahhit cemaatine kavuşuyor” denildi.
Ayasofya’nın yine ibadete açılması, beş asır boyunca cami olarak müminleri bağrına basan kutsal bir yerin, asli vasfını kazanması olarak nitelenen hutbede, “Ayasofya’nın yine ibadete açılması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, yeryüzünün bütün mahzun ve mazlum mescitlerinin ümide kavuşmasıdır. Ayasofya’nın ibadete açılması, temeli tevhid, tuğlası ilim, harcı fazilet olan medeniyetimizin yükselmeye devam edişidir” denildi.
HUTBENİN TAMAMI
Saygıdeğer Müslümanlar!
Bugun, Ayasofya’nın kubbelerinde tekrar tekbir, tehlil ve salavatların yankılandıgı, minarelerinden ezan ve salaların yukseldigi gundur. Evlad-ı Fatihan’ın hasreti, ulu mabedin sessizliği sona eriyor. Ayasofya Cami-i Şerifi bugün tekrar mümin ve muvahhit cemaatine kavuşuyor.
Bizleri bu türlü erdemli ve tarihi bir günde bir ortaya getiren Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. “Konstantiniyye kesinlikle fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne hoş komutandır! Ve o asker, ne hoş askerdir!”[1] buyurarak fethi müjdeleyen Resül-i Ekrem Efendimize salat ve selam olsun.
Bu müjdeye nail olma aşkıyla yollara düşen İstanbul’un manevi mimarı Ebü Eyyüb el-Ensari Hazretleri başta olmak üzere, ashab-ı kirama, onların kutlu müsaadeden gidenlere, Anadolu’yu bize vatan eylemiş, korumuş ve emanet etmiş olan bütün şehit ve gazilerimize selam olsun.
Çağının en gelişmiş teknolojisini üreten, gemilerini karadan yürüten, Allah’ın müsaadesi ve inayetiyle İstanbul’u fetheden, sonra da bu aziz kentin tek bir taşına bile ziyan gelmesine müsaade vermeyen, o genç ve dirayetli padişaha, Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun.
Ayasofya, asırlar öncesinden gelen gül rengi bir muştudur. Ayasofya, fethin nişanesi ve kıyamete kadar cami olması kaydıyla onu vakfeden Fatih’in emanetidir. Bu nadide emanetin cemaatine kavusması icin dunden bugune canla basla emek veren buyuklerimize, ilim ve fikir insanlarımıza, irfan ve ihsan onculerimize, tum kardeslerimize selam olsun.
Aziz Müminler!
Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması, beş asır boyunca cami olarak müminleri bağrına basan kutsal bir yerin, asli vasfını kazanmasıdır.
Ayasofya’nın yine ibadete açılması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, yeryüzünün bütün mahzun ve mazlum mescitlerinin ümide kavuşmasıdır.
Ayasofya’nın ibadete acılması, temeli tevhid, tuglası ilim, harcı fazilet olan medeniyetimizin yukselmeye devam edisidir.
Değerli Müslümanlar!
Bizim medeniyetimiz, cami merkezli bir medeniyettir. Mescitlerimiz, birlik ve dirliğimizin, ilim ve irfanımızın kaynağıdır. Aziz Rabbimiz, cami ve mescitleri imar edenler hakkında şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mescitlerini lakin Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan diğerinden korkmayan kimseler imar eder. İşte hakikat yolda oldukları umulanlar bunlardır.”[2]
Bir caminin yapılması ve varlığını muhafazası için çaba gösteren kimseleri Peygamberimiz cennetle muştular: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah da ona cennette bu mescidin gibisi bir köşk bina eder.”[3]
Aziz Müslümanlar!
Artık bize düşen, birlik ve kardeşlik şuuruyla mescitlerimizi canlı tutmaktır. Mescitlerimizi hayatımızın merkezine almaktır. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla mescitlerimizde olmak, camilerimizle hayat bulmaktır. Ayasofya Cami-i Şerifi’nin tabir ettiği ulvi manalara sahip çıkmak için daha büyük bir inanç, azim, kararlılık, heyecan ve özveri ile çalışmaktır.
Memurlar