Yükseköğretim kurumlarında yaşanan problemleri bu mecradan lisana getirerek muhakkak bahislerde farkındalık yaratmaya çaba ediyoruz. Birçok mevzuda yalnızca sorunu ortaya koymak yerine doğrusunun ne olduğunu, sorunun nasıl çözülebileceğini, çözülmezse nelerin olduğunu/olmaya devam edeceği konusunda da naçizane ihtarlar yapıyoruz. Üzülerek söylemek gerekirse, bunların dikkate alındığını pek göremedik!
Yeniden kanayan yara haline gelen bir mevzu hakkında bu yazımızda daha evvelki yazılarımız üzerinden yeni tekliflerde bulunmak istiyoruz.
Sıkıntılı mevzumuzun başlığı: “HÜLLE ATAMALAR“
Hatırlanacağı üzere, hülle atamalar konusunu birinci sefer buradan “Üniversitelerde HÜLLE Atamalar Engellenmeli” başlıklı 17 Ağustos 2016 tarihli yazımızda gündeme getirmiştik. Yazımızda, üniversitelerin Yükseköğretim Heyeti tarafından hazırlanan yönetmelikteki boşluktan yararlanarak Şube Müdürü takımlarına imtihansız atama yaptıklarını, bu durumun kurumlarda yazılı ve kelamlı imtihanlarda başarılı olabilecek, kendini yetiştirmiş, dinamik adaylar yerine liyakatten uzak, temsil yeteneği, bilgi ve tecrübesi olmayan torpilli şahısların yönetici takımlarına getirilmesinin önünü açtığını söz etmiştik.
Sorunun tahlili olarak şu iki öneriyi yazımızda sunmuştuk. Bunlar:
1- Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanlığı takımları ile Fakülte Sekreteri, Yüksekokul Sekreteri ve Enstitü Sekreteri üzere imtihansız atama olan takımlardan kurum içi alt seviyede öbür bir takıma (Şube Müdürü vb.) geçiş için en az 6 ay – 1 yıl üzere çalışma kuralı getirilmelidir.
2- Kurum dışından hülle atamaların önüne geçmek ismine imtihansız atama yapılan bu takımlara atanma koşulu olarak yükseköğretim kurumlarında muhakkak bir müddet (en az 5 yıl vb.) çalışma kuralı getirilmelidir.
2016 yılında gündeme getirdiğimiz bu teklif bahsin yetkilisi YÖK tarafından dikkate alınmadığı için hülle atamalar sorunu Sayıştay Raporlarına girdi. Sayıştay, bu tıp atamaların meslek ve liyakat unsurlarını hiçe saydığını ve bunun bir usul haline getirildiğini birkaç üniversite özelinde gözler önüne serdi. (Bknz: Uludağ Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi) Aslında bu tıp atamaları gerçekleştiren sırf bu iki üniversite değil. Fakat, bu iki üniversiteye giden Sayıştay Denetçilerinin biraz meslek ve liyakat kaygısı olsa gerek, mevzuya girmişler ve sorunu gündem etmişler.
Başka taraftan, hülle atamalar sırf üniversitelerde yapılmıyor. Bilhassa, mahalli yönetimlerin de üniversitelerden geri kalır yanları yok! Zabıta ve itfaiye müdürü takımlarına yapılan imtihansız atamalar ve daha sonra bu takımlarda kısa müddet misyon yapan bireylerin müdür takımlarına atanmaları yerleşik bir uygulamaya dönmüş durumdaydı. Lakin, yakın bir tarihte bu sıkıntıya kısmen de olsa dur denecek değerli bir düzenleme hayata geçirildi.
2 Temmuz 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Belediye ve Bağlı Kuruluşları Mahalli Yönetim Birlikleri Çalışanının Vazifede Yükselme ve Unvan Değişikliği Asıllarına Dair Yönetmelik“in 20 nci unsuru uyarınca Zabıta Müdürü ve İtfaiye Müdürü takımına atananların en az 2 yıl misyon yapmaları kaydıyla Müdür takımlarına geçişleri mümkün kılınmıştır. Bu düzenleme kısmen de olsa, mahalli yönetimlerde yapılan HÜLLE atamalara fren olacaktır.
Bu bağlamda değerlendirildiğinde, hülle atamaları üniversitelerde de engellemek çok güç değildir. Imtihansız atama yapılan Fakülte, Yüksekokul ve Enstitü Sekreteri üzere takımlara atanacakların Müdür takımlarına kısa mühletler içerisinde geçişini engellemek hedefiyle mahalli yönetimlerde yapılan düzenlemenin gibisi olarak 2 yıl vazife yapma koşulu getirilmelidir. Bu durum keyfiyeti, bir kadro kişilere/gruplara iltimas geçmeyi sona erdirecektir.
Sonuç olarak, Yükseköğretim Konseyinin bu sorunu görmezden gelmeye halının altına süpürmeye devam etmesi bir tahlil değildir. Bilakis, Şube Müdürlüğü takımlarına imtihansız yapılan her atama kurumda çalışma barışını bozmaktadır. Umuyoruz, Yeni YÖK’ün 2020 yılında yer alan “Akademik Liyakat” gayesi, “İdari Liyakat“a da vesile olur.
Memurlar
