Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, lekelenmeme hakkı kapsamında, 2017 eylülden bugüne kadar 261 bin 843 kişi hakkında soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini, böylelikle temelsiz ihbarlarla vatandaşların lekelenmediğini belirtti.
Gül, Ankara Hakimevi’nde düzenlenen “Ceza Muhakemesinde Lekelenmeme Hakkı Çalıştayı”nda, adaletin, insanlığın temel ihtiyaçlarından olduğunu söyledi.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” kelamını şiar edindiklerini tabir eden Gül, bu yolda yürümeye devam ettiklerini bildirdi.
Hukukun merkezine insan onurunun konulması gerektiğine işaret eden Bakan Gül, 18 yılda hukuk alanında değerli ıslahatların hayata geçirildiğini aktardı.
İnsan onurunu ve saygınlığını koruyan değerli bir prensibin, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda teminata kavuşan lekelenmeme hakkı olduğunu bildiren Gül, “Kimse lekelenemez” diyen kanunun, “Soyut, genel, mesnetsiz şikayet ve ihbarlarda kimse kuşkulu olamaz” kararını içerdiğini vurguladı.
Gül, dünya görüşü, etnik kökeni, inancı, kıyafeti, niyeti ne olursa olsun lekelenmeme hakkının istisnası bulunmadığını, bu hakkın 83 milyon için geçerli olduğunu lisana getirdi.
Suçludan hesap sormak kadar, cürüm teşkil eden aksiyonlarla ilgisi bulunmayan vatandaşın rahatsız edilmemesinin, isimli takibe uğramamasının da hukuk devletinin gerekleri ortasında bulunduğuna dikkati çeken Gül, geçmiş devirlerde resmi ideolojinin çizdiği insan tipine uymayanların makbul vatandaş sayılmadığını belirtti.
Gül, ötekileştirmenin bir idare stili olduğu periyotlarda saf vatandaşların hukuk önünde bazen kıyafetiyle, fikriyle, ömür stiliyle suçlandığını, lekelendiğini kaydetti.
“Biz, ülkemizi tekrar o karanlık, ayrıştırıcı, lekeleyici anlayışa döndürmemek için uğraşlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.” diyen Gül, hedeflerinin, daha geniş özgürlükler, daha güçlü demokrasi ve daha yüksek standartlarda insan hakkı olduğunu aktardı.
– “Yenilenmiş ideallerimizi adım adım hayata geçiriyoruz”
Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:
“Hepimizin, 83 milyonun beklentisi, telaşları ve umutları ortaktır. Reformlarımızı, özgür birey, güçlü toplum, 83 milyondan bir kişinin bile kendisini kenarda köşede hissetmediği daha demokratik, daha kalkınmış bir Türkiye için yaptık, yapmaya devam ediyoruz. İnanç veren ve erişilebilir adalet sistemi gayesiyle yenilenmiş ideallerimizi adım adım hayata geçiriyoruz. İnsan haklarının müdafaası demokratik sistemlerin temelidir. Bu mevzudaki hassaslık demokrasinin derinliğinin ölçüsüdür. Varlığı topluma itimat veren ne varsa bunları tahkim etmek, yokluğu topluma kaygı veren ne varsa bunları da temin etmek temel gayretimizdir. Toplumsal barış ve huzuru ortadan kaldıran, tehdit eden ne varsa bunu da ortadan kaldırmak misyonumuzdur. Hukukun, adaletin ve özgürlüklerin çıtasını daima daha yükseğe taşımanın ödevimiz olduğunun farkındayız.”
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda 2017’de yapılan düzenlemeyle lekelenmeme hakkının getirildiğini hatırlatan Gül, masumiyet karinesini tamamlayan lekelenmeme hakkının, haksız ve yersiz hata isnatlarına, gaye dışı takibatlara karşı şahısların onur ve saygınlığının korunmasını içerdiğini anlattı.
Abdulhamit Gül, soyut, dayanaksız ya da konusu kabahat oluşturmayan ihbar ve şikayetlerin lekelenmeme hakkı kapsamında ayıklandığını, soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini bildirdi.
Haksız, yersiz biçimde bireylere kuşkulu sıfatı verilmesinin, gereksiz biçimde soruşturma süreçlerine muhatap olunmasının önüne geçildiğini belirten Gül, şöyle konuştu:
“Artık her ihbar için soruşturma başlatılmıyor, temelsiz bir ihbar karşısında vatandaşlarımız da kuşkulu duruma düşmüyor. 1 Ocak 2020-30 Eylül 2020 ortasında 143 bin 726 ihbar yapılmış, bu belgelerden 99 bin 805’inde soruşturma yapılmasına yer olmadığına ait karar yargı mensuplarınca, savcılıklarca verilmiştir. Toplamda baktığımızda, kanunun yürürlüğe girdiği 2017 eylülden bugüne kadar 261 bin 843 kişi hakkında soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilmiş, temelsiz ihbarlarla vatandaşımız lekelenmemiştir.”
– “Tek muhteşem güç hukuktur, hukukun üstünlüğüdür”
Yargının da lekelenmemesi gerektiğine işaret eden Gül, vatandaşın adliyenin önünden “bu adliyede hukuku, anayasayı en iyi halde uygulayan hakim ve savcılar var” hissiyle geçmesinin değerli olduğunu lisana getirdi.
Bakan Gül, yargının da lekelenmemesi için yargı mensuplarının, soruşturmadan kovuşturmaya kadar her basamakta milletin beklediği adalet hissini tesis etme sorumluluğu bulunduğuna dikkati çekti.
Geçmiş devirlerde sanıktan kanıta giden uygulamaların, kumpas davalarının, temelsiz ihbarların yaşandığını anlatan Gül, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) bu formülleriyle de uğraş edilmesi gerektiğini belirtti.
Adalet Bakanı Gül, şunları kaydetti:
“Türkiye’de yargı mensupları kararlarıyla konuşur. Yargı, ihtilafları bitiren, sona erdiren hakem kurumdur, ‘Adalet tecelli etti, yerini buldu’ dedirtecek kararları münasebetleriyle ortaya koymalıdır. Yargıçlar ve Savcılar Konseyi hassas davranıyor, bir cümle bile münasebet yazmamış hakim karar vermişse HSK bunu inceliyor, disiplin manasında gereğini yapıyor. Milletimizin adalet beklentisini, haklı talebini hiç kimse ihmal edemez. Adil kararın makul müddette verilmesi hepimizin ortak beklentisidir. Verilen kararın türel münasebetleri de tarafları ve milletimizi tatmin etmeli, vicdanları rahatlatmalıdır. Milletimizin yargıdan beklentisi de budur. Geçmiş devir yollarıyla, anayasa, vicdan yerine kişiselleştirilerek, farklı kanılarla, özensizlikle asla karar verilemez. Yargı mensubunu bağlayan tek ölçü, anayasadır, vicdandır, hukuktur. Demokraside, hukuk devletinde ‘süper mahkeme, harika savcı’ yoktur. Tek muhteşem güç hukuktur, hukukun üstünlüğüdür.”
FETÖ ile faal uğraşın sürdüğünü tabir eden Gül, bu gayretin sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Abdulhamit Gül, bu bahiste HSK’nin de çalışma yürüttüğünü kelamlarına ekledi.
Çalıştaya, Adalet Bakan Yardımcıları, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, yargı mensupları ve akademisyenler katıldı.
Memurlar
