TBMM (AA) – TBMM Genel Şurasında CHP, HDP ve ÂLÂ Parti’nin gündeme ait küme teklifleri kabul edilmedi.
Genel Şurada birinci olarak UYGUN Parti’nin, engelli vatandaşların sıkıntılarına ait araştırma önergesinin bugün görüşülmesi önerisi ele alındı.
DÜZGÜN Parti Isparta Milletvekili Aylin Mert, 3 Aralık’ın Dünya Engelliler Günü olduğunu belirterek, “Onlar her gün pürüzlerle yaşıyor fakat kastettiğim sağlıktan ötürü olan manileri değil. Devleti yönetenlerin, hele de kovid sürecinde gereksinimi olanları sağlamak yerine neredeyse meselelerini yok sayan bir görmezden gelmezliği yüzünden engellilerimizin problemleri katbekat artmış vaziyette.” dedi.
Engelliler için gerekli erişilebilirlik şartları ve fırsat eşitliğini sağlamanın devletin misyonu olduğunu vurgulayan Yiğit, “Maalesef onlar her gün ülkemizde ihmallerden kaynaklı olarak yeni pürüzlerle gayret etmek zorunda kalıyorlar.” diye konuştu.
Yavuz, engelli aylıklarının artırılması gerektiğini lisana getirerek, “Açlık sonu 2 bin 431 lira olan ülkemizde engelli aylığı 567 lira, yüzde 70 üzeri pürüzü olan vatandaşlarımızın aylığı 854 lira.” sözünü kullandı.
CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, engellilerin eğitimden istihdama, ulaşımdan sıhhate kadar çok çeşitli sıkıntılarının olduğunu söyleyerek, “En değerli meseleleri eğitim sorunu. Engelli bir bireyiniz varsa, özel bir çocuğunuz varsa bu ailelerin okul çağı adeta bir dram oluyor. Hele hele anne, baba çalışıyorsa ve bu çocuğun kreşe gitme muhtaçlığı varsa işte dram orada daha da büyüyor.” diye konuştu.
Ailelerin kreşlerden, “Biz bu çocuğu zapt edemiyoruz. Bizim bu çocuğa burada eğitim verme imkanımız ya da bakma imkanımız yok. Öbür bir kreş arar mısınız?” formunda karşılık aldıklarını anlatan Arık, “Gönül istek ederdi ki bugün bu sıkıntıları çözelim, bunlarla ilgili kanun teklifleri düzenleyelim.” dedi.
– “Hak temelli ve bütüncül yaklaşım”
AK Parti Konya Milletvekili Halil Etyemez ise bugünün Dünya Engelliler Günü olduğunu anımsatarak, “Eğitimden sıhhate, ulaşımdan savunma endüstrisine, adaletten emniyete, güçten tarıma her alanda tarihi ıslahatlar hayata geçiren hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız ve Genel Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde toplumsal siyasetlerde da değerli başarılara imza atmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Engelli bireylere gösterilen ilgi ve dayanağın toplumsal devlet anlayışlarının bir gereği olduğunu vurgulayan Etyemez, engelliler alanında hak temelli ve bütüncül bir bakış açısıyla siyaset belirleyip programlar ve projeleri hayata geçirdiklerini kaydetti.
Engelli bireylerle ilgili eksikliklerin giderilmesini bir lütuf olarak değil hakların sahiplerine teslim edilmesi olarak gördüklerini tabir eden Etyemez, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Ülke olarak 2007’de engellilerin haklarına ait mukaveleyi imzalayan birinci ülkeler ortasında yer aldık. Tahsil çağındaki özel eğitime gereksinimi olan her bireye meskende, hastanede, rehabilitasyon merkezlerinde ve eğitim kurumlarında eğitim imkanı sağladık. Birinci sefer engelli kamu işçisi seçme imtihanı imkanını sağladık. 2002 yılında kamu kurumlarında 5 bin 777 engelli memur istihdam edilirken 2020 yılı ekim ayı prestijiyle engelli işçi sayımız 57 bin 809 şahsa ulaşmıştır.
İstihdam politikalarımızla 2002 yılından bugüne kadar 406 bin engelli kardeşimizi iş hayatıyla buluşturduk. Engellilerin çalışma hayatına katılabilmesi için muhafazalı iş yerlerinde çalışan her engelli için de aylık 851 lira fiyat teşviki sunmaya devam ediyoruz. Engellilere yönelik hibe dayanaklarını sürdürüyoruz. 50 bin lira olan hibe takviyesini 2020 yılında 65 bin liraya çıkardık. Kendi işini kuran 3 bine yakın engellimize 130 milyon lira hibe verdik.”
Görüşmelerin akabinde yapılan oylamada UYGUN Parti’nin önerisi kabul edilmedi.
Daha sonra HDP’nin “Türkiye’de engellilerin temel yurttaşlık haklarının ve özgürlüklerinin tanınması, korunması ve geliştirilmesine” ait araştırma önergesinin bugün görüşülmesi teklifine geçildi.
HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık, demokratik unsurların yerleşik olmadığı toplumlarda nüfusun çok kıymetli bölümlerinin temel meselelerinin tabir edilemediğini belirterek, “Ülkemizde de engellilerin, yurttaşlığın gerekleri olan temel hak ve hürriyetlere erişim sorunu yıllardır çözülemiyor. Ortadan geçen yıllara karşın Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Kontratı hala tam manasıyla toplumsal yaşama yansıtılamamış.” dedi.
Müzakerelerin akabinde yapılan oylamada HDP’nin önerisi kabul edilmedi.
– “Pandemiyle birlikte tekrar ağır bir ekonomik kriz sürecinin içerisine girdik”
Genel Konseyde, CHP’nin “Merkez Bankası’nın döviz rezervini neden satmaya zorlandığının” araştırılmasına ait önergesinin bugün görüşülmesi önerisi de ele alındı.
CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, Türkiye iktisadının uzunca bir müddettir yanlış kararlarla yönetildiği için çok sıkıntı bir periyottan geçtiğini savunarak, yaşanan bu devrin birtakım göstergelerini hatırlattı.
Enflasyonun 2017 yılından bu yana çift haneli olduğunu ve kalıcı bir hale dönüştüğünü söyleyen Hamzaçebi, “Bugün TÜİK enflasyon sayısını da yüzde 14 olarak açıklamıştır. Enflasyonun ineceği istikametinde rastgele bir beklenti bulunmamaktadır.” diye konuştu.
Milletlerarası net rezervlerin eksi olduğunu belirten Hamzaçebi, “Merkez Bankası’nın 63 milyar dolarlık swapını yani para takası sürecini düştüğümüzde dahi net rezerv eksi 55,5 milyar dolardır.” dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına kaldıramayacağı ölçüde yük yüklendiğini savunan Hamzaçebi, “Maliye siyasetinde yani işin gelir ve sarfiyat tarafında bir tedbir olmaksızın, önemli bir orta vadeli program ortaya koymaksızın münhasıran faize yüklenmek suretiyle ülke iktisadını düze çıkarma imkanı yoktur.” görüşünü lisana getirdi. Hamzaçebi, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bu yıl pandemiyle birlikte yeniden ağır bir ekonomik kriz sürecinin içerisine girdik. İktidar, iktisat idaresi bunu aşmak için piyasaya kredi pompaladı, harikulâde ölçüde kredi pompalandı. Bu krediler nereye gitti? Altına gitti, dolara gitti, avroya gitti. İşte buraya giden bu TL’ye karşılık tedbir olarak iktidar, Merkez Bankası üzerinden, kamu bankaları üzerinden piyasaya döviz verdi, dolar verdi. Geçen yıldan bu yana, tartısı bu yılda olmak üzere, piyasaya bu halde sürülen dövizin ölçüsü toplam 128 milyar dolardır.
Merkez Bankası’nın kendi sahip olduğu varlıkları, rezervleri erimiştir. Swap dediğimiz para takası yoluyla bir iki ülkenin merkez bankası ile Türkiye’deki bankalardan sağlanmış olan borç paranın ölçüsü 63 milyar dolardır. Bu 63 milyar doları dahi düştüğümüzde Merkez Bankasının tekrar kendi rezervi yoktur, yalnızca ödünç aldığı paralarla oluşturduğu rezervin toplamı da eksi 55,5 milyar dolardır. Sorun, bu 128 milyar dolar kime verilmiştir?”
GÜZEL Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ise 35 yıl Merkez Bankasında çalıştığını anımsatarak, “Döviz kıtlığını yaşadım, gördüm. Sıfır döviz rezervine şahit oldum. Sıfıra yakın döviz rezervine şahit oldum ancak eksi rezervi hiçbir vakit görmedim, duymadım. Siz bunu da becerdiniz nitekim sizi tebrik etmek gerekiyor.” tabirini kullandı.
Döviz rezervinin, çok değerli bir enstrüman olduğunu ve bunun oluşmasının vakit aldığını belirten Yılmaz, yaşananların aslında hata teşkil eden bir iş olduğunu öne sürdü.
– “Görevini kanunun öngördüğü formda yapıyor”
TBMM Plan ve Bütçe Kurulu Lideri, AK Parti Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz, her türlü tenkide, değerlendirmeye Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının da başka kurumlar üzere açık olduğunu lakin önergede yer alan, “Türkiye’nin kredi notu çöp düzeyine indi”, “kamu bankaları aracılığıyla art kapıdan dolar satıldı” üzere sözleri de kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi. Yılmaz, “Bunlar teknik bir tartışma değil, daha fazla destekten mahrum, suçlayıcı, itham edici değerlendirmelerdir. Kurumlarımızın yıpratılmaya muhtaçlığı yok. Kurumlarımızın daha güçlü kurumlar olarak yoluna devam etmesi gerekiyor.” dedi.
Merkez Bankasının bütün misyonlarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nda öngörüldüğü formda gerçekleştirdiğini tabir eden Yılmaz, araştırma önergesinde içinden geçilen süreçle ilgili hiçbir değerlendirmenin yer almadığını kaydetti. Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dünyada büyümenin eksi 4’ün üstüne çıkacağı, ticaret hacminin yüzde 10’dan fazla daraldığı bir periyottan geçiyoruz, Kovid’in tesirlerini hepimiz biliyoruz. Maliye siyasetlerinde, para siyasetlerinde tüm dünyada geçmişte eşine rastlanmadık birtakım hareketlerin yaşandığı bir devirden geçiyoruz. Bu türlü bir periyottan geçtiğimizi bu önergede göremiyoruz maalesef. Öbür taraftan önergede, rezervlerin eksi 55 milyara düştüğü söyleniyor. Bunu da kabul etmek mümkün değil.
Natürel ki Merkez Bankamızın temel siyaseti rezervleri güçlü tutmak ve güçlendirmektir. Lakin rezerv sayıları değişen finansal şartlar ve kullanılan enstrümanlara nazaran değişebilmektedir. Bu nedenle rezerv sayılarındaki günlük değişimler yerine orta vadeli eğilime odaklanılması gerekmektedir. Bu perspektiften daha hakikat değerlendirmeler yapılabilecektir. 27 Kasım prestijiyle brüt döviz rezervleri 84,2 milyar dolar olarak, resmi olarak açıklanmıştır.”
Yılmaz, Merkez Bankasının yaptığı operasyonlara ait ayrıntılı dataları birçok ülkede görülmediği kadar şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaştığını vurgulayarak, “Rezervlerin güçlendirilmesi Merkez Bankamızın mutlak önceliğidir. Merkez Bankası, her hafta, bir hafta evvelki periyoda ait mevduatlar, krediler, Merkez Bankası bilançosu, nakdî büyüklükler, rezervler, yurt dışı yerleşiklerin portföy hareketleri, mevduat ve kredi faiz oranları üzere birçok veriyi açıklamaktadır. Bu manada şeffaflık noktasında da tenkitlerin haksız olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Yılmaz, yakın bir süreçte TBMM Plan ve Bütçe Komitesine Merkez Bankasının geleceğini, orada da tüm bu bahisleri detaylı kıymetlendirme imkanına sahip olacaklarını kaydetti.
Yerinden kelam alan CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, “Eğer her şey şeffaf olsaydı Merkez Bankası döviz satışlarını ihaleyle yapardı. Kamu bankaları aracılığıyla yapılan satışlar ihalesiz yapılmıştır. Nasıl yapıldığı bilinmemektedir. Ben net rezervi tabir ettim, Sayın Yılmaz brüt rezervi söz etti. Sonuç fark etmiyor, ekim sonu prestijiyle net rezerv eksi 55 milyar dolardır.” dedi.
Görüşmelerin akabinde CHP’nin küme önerisi kabul edilmedi.
Daha sonra Türkiye Etraf Ajansının Kurulması ile Kimi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin unsurları üzerindeki görüşmelere geçildi.
Memurlar
