FETÖ’nün faaliyete geçtiği tarihten beri çıkarttığı yayınlar ile elebaşı Fetullah Gülen’in kitap ve vaazları titizlikle incelenerek, örgütün kullandığı semboller tespit edildi. Bu topraklarda ve İslam coğrafyasında iki yüz yıldır misyonerlik faaliyeti yapanların kullandığı lisan, sembol ve usullerin aynısının FETÖ tarafından kullanıldığı gerçeğine ulaşıldı.
FOTOĞRAFLAR ANLATIYOR
Birlikte Dağıtım’ın takviyesiyle yayınlanan “Alamut’tan Pensilvanya’ya: Haç’a Adanmış Ruh” isimli eser, FETÖ elebaşı Gülen’in 40 yılı aşkındır yayınlarında sergilediği fotoğrafların küçük bir galerisi olma özelliği taşıyor. Bu galeride 1979 yılından itibaren Gülen’in yayınlarında büyük bir ehemmiyet vererek tekrar tekrar sergilediği fotoğraflar ve bu fotoğrafların ana kaynakları sunuluyor. Her bir fotoğraf bir ‘sızıntı’ ve diğer dünyaların bir kapısı olarak görülebiliyor.
DEVŞİRMENİN KODLARI
Gülen’in ihtimamla seçip yayınlarının baş köşesine yerleştirdiği her bir fotoğraf aslında kendisinin hangi kodlarla hareket ettiğini, Anadolu beşerinin zihinlerini hangi kodlarla devşirdiğini net bir halde anlatıyor. Eser, illimunati usulü bir örgütün gençleri nasıl devşirdiğini, bir jenerasyonun Haç’a hizmet ettirilmek üzere nasıl hazırlandığını ortaya koyuyor.
Manzaralarda eski Bugün Gazetesi Ankara temsilcisi firari FETÖ’cü Adem Yavuz Arslan’ın Hristiyanlık ve kilise hayranlığı gözler önüne seriliyor. ABD’de lüks bir hayat yaşayan Adem Yavuz Arslan, kiliseleri yere göğe sığdıramayıp, Müslümanlara hakaret ediyor.
HRİSTİYANLIĞIN PROPAGANDASI
Yapıtta, Gülen’in yayınlarında sunduğu her bir fotoğrafın ve içine itinayla yerleştirilmiş sembollerin kökenine iniliyor. Her bir fotoğrafın Hristiyan dünyasındaki birebir karşılıkları, sembolik manaları ve bu manaların Hristiyan kökenlerinin kaynakları ve örnekleri yer alıyor. Eser, elebaşı Gülen’in İslami kimlik ve imaj altında Hrıstiyanlığın propagandasını yaptığı gözler önüne seriyor.
HRİSTİYAN DÜNYASININ İBADET FORMLARINI BAŞ TACI YAPTI
Hristiyanlığın tüm dua ve ibadet biçimlerini Gülen’in yayınlarında nasıl baş tacı ettiğine, Hristiyanlığın tüm ana inanç asıllarının kiliselerle birebir aynı biçimde 40 yılı aşkın müddettir Gülen tarafından kendi kitap, mecmua ve web sitelerinde nasıl sergilediğine şaşkınlıkla tanıklık ediliyor.
İSLAM AYKIRILARI GÜLEN’E SAHİP ÇIKTI
Yapıtta, İslam alemi ve bilhassa Anadolu Müslümanı üzerinde kurgulanan derin tuzakların bir katmanı gözler önüne seriliyor. Her bir fotoğrafın ve içindeki sembollerin Gülen’in Müslüman kisvesi altında Müslümanın zihnine kurduğu tuzakların birebir şifresi oldukları görülüyor. İslam’a, vatana, millete “hizmet” ismi altında kimlere ve neye hizmet edildiği ve art plandaki gizemli bu şifrelerle gün yüzüne çıkarılıyor. Bu eser ile geçmişe gerçek okuma yapıldığında bütün İslam aksisi dünyanın Gülen’e neden böylesine sahip çıktığının kodları da ortaya çıkıyor.
Yapıtta, Gülen’in, Haç’a kendini adamayı anlatan “orans dua formu” da dahil olmak üzere Hıristiyanlığın bütün ibadet hallerini yayınlarında görsel olarak ne kadar ağır biçimde işlediği birebir örnekleriyle ortaya konuldu. Hıristiyanların bütün ibadet ve inançlarının merkezine Haç’ı almaları nedeniyle kiliselerde, katedrallerde vücutlarını Haç’a benzettikleri orans dua formu en özel ibadet biçimi olarak uygulanıyor. Bu dua biçimi tıpkı vakitte Hıristiyanlığın birinci çağlarından beri Hıristiyanların birbirini tanımasında şifreli irtibatın en kıymetli biçimi ve sembolü olarak biliniyor. Gülen’in de yayınlarında en çok orans dua formuna ilişkin fotoğrafları sergilediği görülüyor. Bu dua formu Hıristiyanlar tarafından çabucak tanınırken, Müslümanlar tarafından ise çabucak hiç bilinmiyor.
GÜLEN DE ORANS DUA FORMUYLA DUA ETTİ
Yapıtta, Gülen’in şahsen bu ibadet ve dua formlarını kendisinin de tekraren sergilediği, örnekleriyle gösterildi. Buna nazaran, Gülen imajlı yayınlanan konuşmalarında dua ederken, Allah, Rab üzere sözleri kullandığı yerlerde birden fazla kez kısa ve uzun periyodik olarak ellerini çenesi altında birleştirmek suretiyle, Hıristiyanlara has bu dua ve yakarış biçimini sıklıkla sergiledi. Yeniden Gülen’e ilişkin imajlarda, orans dua formunu mescitlerde ve öbür platformlarda yaptığı konuşmalarında sergilediği tespit edildi. Bu konuşmalarda Gülen’in el ve vücut hareketleri ile müslümanların hiç bilmediği farklı bir irtibat içinde olduğu görülüyor.
Haç’ı sıklıkla kullandı
Gülen’in 3 Haziran 1990 tarihinde Erzurum’da verdiği kelamda bir vaazda Hıristiyanların dua halini yaparken tıpkı vakitte ardında Ruhullah İsa yazan, Haç işaretli bir platform yer alıyordu.
Yapıtta, Gülen’in bütün yayınlarında Haç’ı da da devamlı olarak bütün fotoğrafların en değerli yerlerinde ve Hıristiyanların Haç’a yüklediği manaları birebir taşıyacak biçimde devamlı olarak sergilediğine dikkat çekiliyor. Hıristiyanların Haç’a yükledikleri ve inançlarını ve ibadetlerini de üzerine kurguladıkları bu manalar ortasında; cennete girmenin biricik kapısı olmaktan ışık kaynağı olmaya, insanların alnına, kalbine Haç’ı yerleştirmeden Haç’ı dünyaya hakim kılmaya kadar tüm farklı sembolik manalar bulunuyor ve Gülen’in yayınlarında bu semboller birebir ve sıklıkla kullanılıyor.
Dehşete düşüren Prizma ayrıntısı
Teslisçi Hıristiyan inancında Prizma, İsa Mesih yerine konur. Fetullah Gülen’in kitaplarını bilenler bu ‘Prizma’ya aşinadır. Gülen’in vadettiği cennete ise Haç’tan geçilerek giriliyor! Örgütün saf üyelerine “İslami değerler” ismi altında Hıristiyanlık, Haç, Mesih ve teslis anlatılmış.
10 binlerce fotoğraf gözden geçirildi
Gülen’in gerçek yüzünü ortaya koyan eser hazırlanırken, Gülen’in kitap ve vaazlarından elde edilen on binlerce fotoğraf tekrar tekrar incelendi ve tahlil edildi. Tekrar Hristiyanlara ilişkin binlerce sembolik lisanı anlatan kitap ve web siteleri tarandı, başta kilise, katedral ve manastırlar olmak üzere Hristiyanlara ilişkin on binlerce fotoğraf ve sembol incelendi. İncil kaynaklı, Hristiyan kökenli, Hristiyanlık eğitimi için üretilen tüm fotoğrafların bütün ayrıntılarıyla Gülen’in yayınlarında sergilendiği tespit edildi. Yapıtta ayrıyeten Gülen’in yayınlarında yer verdiği Hristiyanlığa ilişkin yüzlerce sembol çeşidinden yalnızca ibadet, inanç ve ontolojiyle ilgili olanlardan bir kısmına yer verildi.
Hıristiyanların ilah olarak gördükleri İsa Mesih’in fotoğraf ve heykellerini hayatın her alanında sergilemelerine misal halde, Gülen’in de yayınlarında, birebir aynı fotoğrafları, birebir heykelleri sergilediğine, Mesihin portreleri ve heykellerinin Gülen’in yayınlarının en özel fotoğrafları olduğuna dikkat çekildi. Gülen’in, Mescid-i Aksa’nın, Kabe’nin, camilerimizin üzerine Haç dikme hayalleri görenlerle birebir safta ve cephede olduğunu anlatan fotoğrafların yer aldığı yapıtta, Evanjelist Hıristiyanların İsa Mesih’i gökten indirip Mescid-i Aksa’nın bulunduğu kutsal yere Haç’ı dikme gayesini yansıtan, Haç’ın kondurulduğu Dominus Flevit isimli Gözyaşı Kilisesi’nin penceresinden Mescid-i Aksa’ya bakarak dua etme imajının kapak resmi yapıldığı Sızıntı Mecmuasının Eylül 1989 sayısı da yer aldı. Gülen, kelam konusu fotoğraftan Haç’ı çıkarsa da Hristiyanların yakından tanıdığı bu fotoğrafla ve mecmuanın “Cedlerimizle Yüzyüzedir” başlıklı baş yazısıyla tıpkı amacı yürüdüğünü ortaya koydu.
Teslis kalkanıyla propaganda
Yapıtta, Gülen’in yayınlarında Hıristiyanlarla birebir fotoğraf ve sembolleri kullandığı da ortaya konuldu. Bunlardan biri de Hıristiyanlığın temel inanç temeli olan teslis inancı oldu. Kiliselerde, katedrallerde, manastırlarda sergilenen teslis sembollerinin birebir birebirleri Gülen’in bütün yayınlarına taşındı. Gülen, teslis inancının en birinci sembolü olan teslis kalkanını -trinity shield-, kelamda İslam inancını anlattığı meşhur “İnancın Gölgesinde” isimli yapıtının ciltlerinin kapağına motamot taşıdı.
Sembollerle iç fetih yaptı
Yapıtın sonuç kısmında, elebaşı Gülen’in yayınlarında ağır bir formda yer verdiği fotoğraf ve sembollerin çok küçük bir kısmının sunulduğuna işaret edildi. Sonuç kısmında şu kıymetlendirme dikkat çekti: “Gülen aslında ülkü bir kuşak yetiştirmemiştir, kendi ülküsündeki zihinleri, fikirleri, dünyaları Müslüman Anadolu gencinin içinin derinliklerinde inşa etmiştir. Altın jenerasyon konferanslarında söylediği üzere sahiden de kendince bir iç fetih yapmıştır. Bu fotoğraf ve sembollerin taşıdığı dünyayı yavaş yavaş, aheste aheste Müslüman gencin hayatının içine hakim kalmıştır. Zira bu gencin baktığı ve bakacağı her yeri bu sembollerle kapatmış, öbür bir yere bakmasına imkan vermemiştir.”
Memurlar
