Kültür ve Turizm eski bakanı, ANAP eski Genel Başkanı Erkan Mumcu, Haber Global ekranlarında yayınlanan Jülide Ateş ile 40 programına konuk oldu.
Erkan Mumcu’nun açıklamalarından satır başları:
Eran Mumcu siyasete dönmek için davet mi bekliyor?
Hayır. Hatta daha ileri bir şey söyleyeyim hiçbir davete icabet etmeyeceğim. Çünkü siyaset davetle yapılacak bir şey değil. Bugünkü kuşakların angaje olduğu siyasi meselelerle alakalı değilim hatta onlarla bir fikir birliği hatta bir duygu birliği içinde bile değilim. Siyasete girmeden öncesinden de yine siyasal düşünceyle yaşayan bir adamdım bugün de öyleyim.
Erkan Mumcu, Babacan ya da Davutoğlu’dan teklif aldı mı?
Ben bu tür yoklamalara karşı net bir tutum takındığım için yoklamadan davet düzeyine geçilmesine izin vermiyorum. Bu yüzden kimse beni davet etmedi. Etmeyi düşündüler mi? Zannımca evet. Etmek istediler. Ama ben duruşumla bunu imkansızlaştırdım.
Ecevit’e yazar kasayı aslında kim fırlattı?
Bir itirafta bulunmak istiyorum. Ben siyasetin içindeyken bu soruya vereceğim cevapların yetkinliğinde bir bilgiye, bilince sahip değildim. Sonra, çok sonra daha başka şeylere de tanık olduktan sonra olaylar bende anlamını, yerini buldu. Dolayısıyla o gün bildiğim bir şeyden değil giderek daha net kavradığım bir şeyden söz ediyorum. 2001’de Ecevit’in önüne yazar kasa fırlatılması, Türkiye’nin Irak’a operasyona ikna edilememiş olmasının sonucu.
ANAP-DYP birleşmesini FETÖ mü engelledi?
ANAP-DYP birleşmesinin mümkün olmayışında en büyük pay FETÖ’nündür. Bu konuda en küçük bir kuşku duymuyorum. Bunların kanıtları da gün gibi ortada duruyor. Benim için artık bu mesele kapanmıştır. Geçmişin artık geleceğe katacağı çok bir şey yok. Eski siyaset kafasının Türkiye’yi nereye getirdiğini gördük. Onlar bana sorarsanız tarihin çöplüğüne gömüldüler.
2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde asker size baskı kurdu mu?
Hayır. Meselenin Abdullah Gül ile alakası yok. 2007 Cumhurbaşkanlığı süreci birinci 367 tezi yüzünden kesilmedi. Anayasa Mahkemesi’nin kararı beklenmeden yani birinci tur ile ikinci tur arasında Anayasa Mahkemesi bir karar verecekti. Anayasa Mahkemesi eğer 367 gereklidir deseydi ben zaten o genel kurula girecektim. Çünkü bu Anayasa Mahkemesi’nin demokrasiye müdahalesi anlamına gelecekti. Biz, Ana Vatan Partisi’nin 367 tezine katılmadığını bağıra bağıra söyledik. 367 tezine gelinmeden önce ben Sayın Erdoğan’dan Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından yapılmasını mümkün kılan Anayasa değişikliği yapmamızda ısrar ettim. Birinci turdan sonra teklifimi kabul etti ve biz bu değişimi yaptık.
Erdoğan 2007’de neden Cumhurbaşkanı adayı olmadı?
Olmak istemedi ya da olmadı. Ama kafasındaki aday başka birisiydi onu biliyorum. Vecdi Gönül konusunda bir mutabakatı olduğunu güçlü bir haber kaynağına dayanarak söyleyebilirim. Ben 2005 yılında kendisine bir mektup yazdım. Hürriyet Gazetesi’ne verdim. 2005 yılının Temmuz ayında 2007’de Türkiye’nin başına gelecekler konusunda nasıl bir öngörü ortaya koyduğumu neyi çözüm olarak önerdiğimi göreceklerdir. Türk demokrasisinin selameti adına. Orada önerdiğim çözümü Arınç imkansızlaştırdı. Niçin imkansızlaştırdı? O benim değil benden başkalarının cevap vermesi gereken süreçtir.
Erkan Mumcu AK Parti’ye neden geçti?
Bunun muhasebesini kendi kendime yaptım. Hala çok somut bir yanıt verebilmiş değilim. Siz iyi niyetle bir şey yapmak istiyorsunuz ama yaptığınız şey bir başkasına başka şekilde yarayabiliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı görevinden alınmanızı FETÖ mü istedi?
Ben öyle düşünüyorum. Çünkü siz Cumhurbaşkanı Sezer’in de onayını alarak bir YÖK reformu getiriyorsunuz ve sınavsız üniversite getiriyorsunuz. Dershaneleri ortadan kaldıran bir mekanizma getiriyorsunuz. Bundan en çok kimin rahatsız olacağını ön görmek çok zor değil.
Erkan Mumcu Fazıl Say’a sansür uyguladı mı?
Hayır. Fazıl Say’a sansür uygulayan ben değildim Şakir Eczacıbaşı’ydı. Kendini gizledi…
Erkan Mumcu, bakanlığı döneminde kendisine ya da yakınlarına rant sağlandı mı?
Hayır. Çok katı davrandığımı bile söyleyebilirim. Benim hiç böyle bir şeyim olmadı.
Erkan Mumcu silindi mi?
Nereden bakıldığına bağlı. Başarılı olmanın bin türlü yolu var. Ben büyük bir özgüvenle ve samimiyetle, ülkenin meselelerini kavrayış ve çözüm bulma konusunda siyasetteki herkesten 50 yıl önde olduğumu düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı’ndan davet gelirse kendisiyle yeniden çalışır mısınız?
Hayır. Ama şu kabalığı da yapmak istemem. Böyle bir davet gelir ben de onu kabul etmem gibi bir kabalığı da yapmak istemem. Dünya görüşlerimiz uyuşmuyor. Bakanken hem bakanlıktan hem partisinden istifa ederek ayrıldım. Benim buna inancım tam ama milletin kanaatine bakarsanız toplumun tercihi Erdoğan’ın yanında. Ben öyle düşünmüyorum. Sonunda bu tercihler Türkiye’yi nereye getirdi, bundan sonra nereye götürecek bekleyip göreceğiz.
Memurlar