Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4. Milletlerarası Bayan ve Adalet Tepesi’ne Canlı İrtibat ile katıldı. “Geniş bant internet abone sayısı 77 milyonu, sabit geniş bant abone sayısı 14 milyonu, fiber abone sayısı 3.5 milyonu, makineler ortası bağlantı abone sayısı 6 milyonu geride bıraktı.” diyen Erdoğan, “Bilindiği üzere 2016’da 4.5G’ye geçmiştik. Artık 5G sürecindeyiz. O vakit da ben bunu söz ettim lakin anlaşılmakta biraz zorlandık.” tabirlerini kullandı. Erdoğan, “Bireyi bir isim yahut numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı daima birlikte çaba etmeliyiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayan ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığı iş birliğinde “Dijital Çağda İnsan Kalmak” temasıyla çevrim içi olarak düzenlenen 4’üncü Milletlerarası Bayan ve Adalet Doruğu’nda konuştu.
Tamamına katıldığı tepelerde üzerinde odaklanılan her bahsin Türkiye ve dünya açısından taşıdığı ehemmiyeti geçen vaktin kendilerine daha iyi gösterdiğini lisana getiren Erdoğan, doruğun konusunun “Dijital Çağda İnsan Kalmak” olarak belirlenmesini çok isabetli bulduğunu belirtti. Dijitalleşmenin inkarı mümkün olmayan ve herkesin hayatına giderek daha çok dokunan bir gerçek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, günlük alışverişten mesken eşyalarına, siyasetten iş dünyasına, eğitimden adalete kadar her alanda dijitalleşmenin kendini hissettirdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gencinden yaşlısına, bayanından erkeğine her kesitten insanın telefonuyla, tabletiyle, bilgisayarıyla, internetiyle her an karşı karşıya bulunduğu dijital dünyanın dışında kalmak giderek daha da zorlaşıyor.” sözünü kullandı.
“İNSANA HİZMET İÇİN ÇALIŞMAYAN HER SİSTEM SONUÇTA ZULÜM ÜRETİR”
Her yenilik üzere dijitalleşmenin de beraberinde yeni problemler getirdiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kendimizden başlayarak etrafımızdaki, kentimizdeki, ülkemizdeki ve dünyadaki tüm bağları kökten değiştiren böylesine kritik bir olgunun bütün taraflarıyla kıymetlendirilmesi hepimiz için ufuk açıcı olacaktır. Bize nazaran eşref-i mahlukat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etme gayesi taşımayan hiçbir gelişmenin değerli ve kalıcı olması mümkün değildir. Maddi ve manevi tüm gereksinimleriyle beşere hizmet için çalışmayan her sistem sonuçta zulüm üretir. Bunun için ülkeyi yönetirken daima ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibiyle hareket ettik. Bireyden aileye, aileden topluma insanın kelam konusu olduğu her yerde ve her hususta hiçbir ayrım gözetmeksizin bu anlayışı hakim kılmanın çabasını verdik. Bilhassa bayanların karşı karşıya bulunduğu şiddet ve ayrımcılık üzere problemlerin tahlili konusunda çok daha büyük hassasiyet gösterdik. Bu çabalarımızda teknolojinin tüm imkanlarını da kullandık. Güçlü bir ailenin temelinde güçlü bayanın yattığı, bayanın gücünün de kendisine duyulan hürmetten ve haklarını kullanabilme imkanından kaynaklandığını unutmadan yolumuza devam edeceğiz.”
Dünyanın yaklaşık bir asırdır süren global siyasi ve ekonomik güç dengelerindeki sarsılmanın sancılarını yaşadığına vurgu yapan Erdoğan, koronavirüs salgınının bu sarsıntıyı hızlandırdığını söz etti.
Bu süreçte dünyadaki üretim, dağıtım, ticaret, teknoloji ve insan gücü kaynaklarındaki tekelleşmenin nasıl vahim sonuçlara yol açabileceğinin acı bir halde görüldüğünün altını çizen Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin salgınla çabada yaşadıkları zorluklar siyasi ve ekonomik gücün tek başına kâfi olmadığını, kesinlikle adil bir paylaşımın gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Doğal ‘Bu ders yeteri kadar anlaşılmış mıdır?’ derseniz şimdi onun emarelerini göremiyoruz. Tam bilakis hatası sığınmacılara, yabancılara, Müslümanlara atarak bu eksiğin üzerinin örtülmeye çalışıldığına şahit oluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“DİJİTALLEŞMENİN EN BÜYÜK ZAAFI, BİLGİ DENETİMİNİN TEKELLEŞİYOR OLMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, misal bir tehdidin dijitalleşme konusunda da yaşandığını belirterek “Güvenlikten eğitime, sağlıktan güce, ferdî alışkanlıklardan ticari faaliyetlere kadar her alanda giderek yaygınlaşan dijitalleşmenin en büyük zaafı, data denetiminin tekelleşiyor olmasıdır.” dedi.
Az sayıda şirketin tüm dünyanın dijital datalarını denetim ettiği bu çarpık durumun gelecekte yaşanacak çok büyük problemlerin habercisi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Artık dünyada savaşların bile dijital tabanlı hale dönüştüğü bir devirde böylesine bir güç temerküzünün yol açacağı meseleleri iddia etmek sıkıntı değildir. İnsanın klâsik hayat usulünde çeyrek asır üzere kısa bir müddette yaşanan bu radikal değişimin sonu gerçek bir altyapıyla desteklenmez ve adil bir anlayışla yönetilmezse çağdaş köleliğe varır. Etnik ve dini faşizmin acılarını asırlarca çeken, sömürgecilik ve doymak bilmeyen yarar hırsının ağır bedellerini ödeyen insanlığı bu tehditten korumak hepimizin vazifesidir. Bireyi bir isim yahut numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı daima birlikte uğraş etmeli, daima birlikte tahlil yolları aramalıyız. Elbette bunu söylerken dijitalleşmeyi reddetmeyi kastetmiyorum, insan hayatını kolaylaştıracak her yeniliğin başımızın üzerinde yeri vardır. Değerli olan bu sürecin medeniyetimizin ‘Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ yaklaşımıyla yürütülmesidir. Bunun için teknolojiyi geliştirenin de üretenin de kullanıcı olan beşere karşı sorumluluğunu yalnızca kar parantezine hapsetmenin önüne geçilmelidir.”
İnsanı maddi ve manevi varlığı ile bir bütün olarak gören dijitalleşmenin herkes için iyi sonuçları beraberinde getireceğini söyleyen Erdoğan, “Aksi takdirde dünya yeni çekişme, hengame ve hatta savaş tehditleri ile karşı karşıya kalacaktır. Yalnızca geçtiğimiz asırda yüzlerce milyon insanın hayatına mal olan savaşların yol açtığı ağır yıkımları ve acıları unutmamalıyız. Globalleşme dediğimiz olgu ismi üstünde dünyanın hasebiyle insanlığın tamamının kucaklanmasını gerektiriyor. Dijitalleşme yoluyla yeni adaletsizliklerin, yeni haksızlıkların, yeni ötekileştirmelerin ortaya çıkmamasını temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin dijitalleşme konusunda epeyce iyi bir düzeye geldiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye’de bilgi ve teknoloji bölümünün hacminin 18 yılda 20 milyar dolardan 132 milyar dolara yükseldiğini, bölümün yatırımlarının 100 milyar lirayı aştığını tabir etti.
Erdoğan, “Mobil hizmetlerden faydalanan abone sayısı nüfusumuzla tıpkı sayıya ulaştı. Genişbant internet abonesi sayısı 77 milyonu, sabit genişbant abone sayısı 14 milyonu, fiber abone sayısı 3,5 milyonu, makineler ortası irtibat abone sayısı 6 milyonu geride bıraktı. Bu sürecin devam ettirebilmesi için altyapı yatırımlarının en aktif ve verimli formda yürütülmesi gerekiyor. Amacımız ülkemizde haberleşme altyapısının kapsama alanına girmeyen tek karış yer bırakmamaktır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında 4,5G’ye geçildiğini artık ise 5G sürecinde olduklarını belirterek, “O vakit da ben bunu tabir ettim ancak anlaşılmakta biraz zorlandık. Sanayide süratli bir dönüşümü beraberinde getirecek 5G, akıllı kentler, akıllı ulaştırma sistemleri, akıllı hastaneler üzere birçok alanın temel altyapısını oluşturacaktır. Yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmadan bu süreci yürütemeyiz. Bunun için tüm kurumlarımızdan ve firmalarımızdan süratli, faal ve kararlı bir halde hareket etmelerini bekliyorum.” diye konuştu.
Elektronik devlet hizmetlerinde sağladıkları gelişmenin güçlü altyapı ile vatandaşlara hizmetleri çok süratli ve kolay bir formda ulaştırabileceklerinin en hoş ispatı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün 5 bine yakın elektronik devlet hizmetinden yaklaşık 50 milyonun üzerinde vatandaşımız istifade edebiliyor. Yerli ve ulusal yenilikçi teknolojilerin kamu başta olmak üzere ülkemizdeki tüm kurumları ve bireyleri kucaklayacak halde gelişmesi için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz.” tabirlerini kullandı.
Geçmişte kolay hedefler ve üst seviye yetkinlikte şahıslar tarafından yapılabilen siber taarruzların artık devletler seviyesine kadar çıktığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye’nin son periyotta siber taarruzlara en çok amaç olan ülkelerin başında geldiğini lisana getirdi. Türkiye’ye yönelik 2016’da 9 bini bulmayan siber akın sayısının artık 100 binlerle söz edildiğini aktaran Erdoğan, “Akıllı sistemlerle kullanılan taarruzları püskürtmenin yolu daha akıllı sistemleri geliştirmek ve kullanmaktır. Sonlarımızın güvenliği ne kadar kıymetli ise elektronik sistemlerimizin ve buralarda saklanan bilgilerin güvenliği de o derece değerlidir. Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı anlayışıyla başlattığımız çalışmalarda şimdi istediğimiz yere gelemedik. İnşallah bu konuda da en kısa müddette amaçlarımıza ulaşacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte bilim kurgu romanlarında, fütürist denemelerde okunan yahut sinemalarda seyredilen bir dünyanın içine giderek daha çok girildiğini tabir ederek şunları kaydetti:
“Zirvenin konusunu oluşturan ‘dijital çağda insan kalmak’ yaklaşımını en az dijitalleşmenin kendisi kadar değerli görmezsek yeniden bu romanların ve sinemaların bir kısmındaki felaket senaryolarının içine düşmemiz kaçınılmazdır. KADEM’i böylesine değerli bir mevzuyu ülkemizin ve dünyamızın gündemine getirdiği için tebrik ediyorum. Panellerde lisana getirilecek fikirlerin, yapılacak değerlendirmelerin her birini bu bakımdan değerli görüyorum. Bayanların haklarını savunmanın birebir vakitte tüm insanlığın haklarını savunmak manasına geldiğini gösteren bu aktifliğe katkı veren herkese teşekkür ediyorum.”
Memurlar
