Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Akdeniz’de gerginliği arttıran taraf Türkiye değil, Yunanistan’dır. Asırlar boyunca Türk hakimiyetinde bulunan Akdeniz’den ülkemizi dışlamaya çalışmak kimsenin haddine değildir” dedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın Oruç Reis’in faaliyetlerine dair 10 Ağustos tarihli açıklaması hakkındaki soruya cevap verdi. Sözcü Aksoy, Oruç Reis araştırma gemisinin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı içinde ve Türkiye’nin 2012 yılında TPAO’ya verdiği ruhsat sahaları dahilindeki, Temmuz ayı için planlanan sismik araştırma faaliyeti, Cumhurbaşkanın talimatıyla bir süre askıya alındığını bildirdi.
Aksoy, Almanya ve AB’nin ricası üzerine diplomasiye şans tanımak ve diyalog kanallarını yeniden canlandırmak amacıyla yaptığımız bu iyi niyet jesti karşılık görmediği vurgularken, şu ifadelere yer verildi:
“Yunanistan diyalog konusunda samimi ve dürüst olmadığını 6 Ağustos 2020 tarihinde Mısır ile yaptığı korsan anlaşma ile ortaya koymuştur. Bu anlaşma ile ülkemizin ve Libya’nın Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ihlal edilmiştir. Bu gelişme üzerine Oruç Reis gemimiz, evvelce planlanan sismik araştırma faaliyetine bugün itibariyle başlamıştır. Yunanistan’ın faaliyetimize itiraz etmesinin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Daha önce defaatle dile getirdiğimiz üzere, Meis Adası başta olmak üzere, bölgedeki Yunan adalarının Türkiye’nin kıta sahanlığını kesmesi uluslararası hukukun temel ilkesi olan hakkaniyet ilkesine aykırıdır. Türkiye gösterdiği iyi niyete bir kez daha karşılık bulamamış olmasından hareketle, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanmayı sürdürecek ve daha önceden yapılan planlama çerçevesinde faaliyetlerine kararlılıkla devam edecektir. Akdeniz’de gerginliği arttıran taraf Türkiye değil, Yunanistan’dır. Asırlar boyunca Türk hakimiyetinde bulunan Akdeniz’den ülkemizi dışlamaya çalışmak kimsenin haddine değildir. Akdeniz’in “tek sahibi benim” anlayışıyla hareket edenler hüsrana uğrayacaktır. Türkiye kendisine karşı oluşturulan şer ittifaklarını yerle yeksan edecek kudret ve kararlılık ile imkan ve kabiliyetlere sahiptir.”
Aksoy, bölgedeki askeri varlığının, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yönelik olduğu. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyeceğini aktardı.
Memurlar