Hürriyet’en Hande Fırat’ın haberine nazaran: Olay sayısındaki son durumu konuşmak için Bilim Heyeti üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz’ı aradım. Günlük hadise sayısının 32 bine yaklaştığını hatırlatarak, “Tedbirler mi yetersiz yoksa uygulamada mı sorun var?” sorusunu yönelttim. Kayıpmaz, Bilim Şurası’nın gündemindeki seçenekleri açıkladı:
ÖNEMLİ DÜŞÜŞ OLMAZSA KAPSAMLI KAPATMA GÜNDEMDE
“Kamu idaresi kademe aşama tüm önlemleri devreye sokuyor. Bizim de kısıtlamalara ve kişisel önlemlere uyarak buna takviye vermemiz lazım. İşin sıhhat boyutuna baktığımızda, elbette ki tam kapanma olay sayılarını ve münasebetiyle sıhhat hizmetlerinin üzerindeki yükü azaltmak açısından faydalıdır. Bununla birlikte hastalığın bir müddet daha yaşantımızda olacağını göz önünde bulundurarak akılcı kapama seçeneklerini de düşünmeliyiz. Bir diğer deyişle sıhhat, eğitim, temel üretim ve tedarik mevzularında sürdürülebilirliği sağlayıp riskli kümeleri muhafazamız temel olmalıdır. Bununla birlikte şu anki tedbirlerle hasta ve ağır hasta sayılarında önemli bir düşüş sağlanamadığı takdirde daha kapsamlı bir kapatma da gündemimizdedir. Özel dalda uzaktan çalışma ve esnek mesai uygulamasının da insan hareketliliğini azaltmaya katkısı olacağı açıktır.”
YENİ YIL KARARI OLAY SAYILARINA NAZARAN VERİLECEK
Yeni yıl kutlamalarındaki kısıtlama da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ile gündeme gelmişti. Pekala yeni yıl akşamının perşembe gününe denk gelmesi nedeniyle dört günlük bir kısıtlama gündemde olur mu?
“Yeni yılda cuma akşamı saat 9’dan itibaren pazartesi sabahına kadar bir kısıtlama kelam konusu. Buna perşembe ve cuma gündüz de ek edilebilir. Önümüzde bunu kıymetlendirmek için yaklaşık bir ayımız var. Tarih yaklaştıkça, o zamanki olay sayılarına nazaran bir tavsiyemiz olacaktır. Yılbaşında bilhassa dikkat etmemiz gereken kalabalık mesken kutlamalarından kaçınmak ve yeni yıla yalnızca hane halkımızla bir ortada girmektir.”?
AŞININ UZUN PERİYOTTA BİR YAN TESİRİ OLUR MU?
Bilim Konseyi’nin son toplantısında Türkiye’de aşılamanın nasıl yapılacağı da konuşuldu. Dört kümeye ayrılarak aşılamanın yapılacağı açıklandı. Fakat aşı hangi ülkeden gelirse gelsin kimi kesitler, “On yıl sonra yan tesirinin ne olacağını biliyor musunuz?” tasasını gündeme getiriyor. Bu tasayı duyanların haklılık hissesi olup olmadığını da Afşin Emre Kayıpmaz’a sordum:
“Aşıda değerli olan menşei değil güvenilirliğidir. Ayrıyeten aşının hangi teknikle üretildiği kıymetlidir. Bu bir beyaz eşya yahut otomobil tercihi değildir. Şu anda çalışmaları yürütülen aşıların makul bir seviyede aktif olduğu gösterilmiştir. Tedarik edilme durumuna nazaran ülkemiz standartlarına uygun olduğu saptanmış ve kullanım müsaadesi almış rastgele bir aşının uygulanmasının bizi hastalıktan koruyacağı aşikardır. Birtakım çevreler tarafından küçümsenen Çin, şu anda dünya patent müracaatlarında doruktadır. Hem mRNA hem de inaktif virüs aşılarının uzun devirde bir yan tesirinin olacağını da düşünmüyorum.”
Memurlar
