Atatürk Havalimanı’nda 28 Haziran 2016’da 45 kişinin hayatını yitirdiği, 163 kişinin yaralandığı terör saldırısını gerçekleştiren terör örgütü DEAŞ üyeleri cezasız kalmadı.
AA muhabirinin derlediği habere nazaran, 28 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanı’na ticari taksiyle giden üç saldırgan, Dış Hatlar Terminali gidiş katına geçti.
Yaz mevsiminde uzun mont giymesi ve şapka takmasından şüphelenen bir polis memurunun denetim gayeli durdurduğu saldırganlardan Rakhım Bulgarov, ateş açarak karşılık verdi ve üzerindeki bombayı patlattı.
Dış hatlar gidiş kapısından giren Vadım Osmanov ile kimliği tespit edilemeyen öteki saldırgan ise iki farklı noktaya ayrıldı. Kimliği tespit edilemeyen saldırgan, uzun namlulu silahlarla güvenlik noktasına ateş açtı, vurulunca da üzerindeki bombayı patlattı. Yürüyen merdivenleri kullanarak yolcu karşılama salonuna yönelen Osmanov ise üzerindeki bombayı burada patlattı.
Hadisenin akabinde imaj ve fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede, canlı bomba hareketini gerçekleştiren şahısların Atatürk Havalimanı’nda keşif yaptıkları belirlendi.
Saldırganların, hadiseden evvel 3 Haziran, 8 Haziran ve 23 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanı’na gelerek incelemelerde bulundukları tespit edildi.
Hadisenin akabinde yürütülen soruşturma sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 14 Şubat 2017’de, 42’si tutuklu 4’ü firari 46 sanık hakkında 262 sahifelik iddianame hazırlandı.
İddianamede, sanıklardan 16’sının Rus, oburlarının ise Çeçenistan, Cezayir, Tunus, Mısır, Suriye ve Türk vatandaşı olduğu belirtildi. 45 kişinin hayatını kaybettiği, 163 kişinin yaralandığı, 44 kişinin ise malına zarar verildiği belirtilen iddianamede, sanıkların terör hücumunda ölen DEAŞ’lı bombacılarla temasları anlatıldı.
Sanıklar hakkında “anayasal sistemi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve “tasarlayarak öldürme” kabahatlerinden ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası istenen iddianamede, sanıkların başkaca “silahlı terör örgütüne üye olma”, “terör örgütü kurma ve yönetme”, birden çok “tasarlayarak öldürmeye teşebbüs etme” ve birden çok “nitelikli mala zarar verme” kabahatlerinden da 2 bin 132 yıl ile 3 bin 342 yıl arasında mahpusla cezalandırılmaları talep edildi.
Terör saldırısını gerçekleştiren 3 saldırgan hakkında da öldükleri için takipsizlik kararı verildi.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Duruşması de 22 Şubat 2017’de iddianamenin kabulüne karar verdi. Duruşma, 30 Mart’ta cürümlerden bir kısmının ”örgüt üyeliği” ve ”anayasayı ihlal” kapsamında bulunduğu için hizmetsizlik kararı vererek belgeyi, İstanbul Ağır Ceza Duruşmasına gönderdi.
– DEAŞ’la irtibatlarını anlattı
Sanıklar hakkındaki yargılama 13 Kasım 2017’de başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önündeki binada görülen birinci duruşmaya 41 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Kimlik tespitlerinin akabinde sanık savunmalarının alındığı duruşmada, sanıklardan Alı Mostafa Ali Marzouk, hücumla ilgisi olmadığını söylerken DEAŞ’la olan temaslarını anlattı.
2016 yılının Mayıs ayının ahir DEAŞ’lı birinin daveti üzerine Mısır’dan İstanbul’a geldiğini belirten Marzouk, şu tabirleri kullandı:
“İtirafçı olmak istiyorum. Ben inkar etmiyorum, DEAŞ ile ilişkim vardı. Bir devirler onlardandım, artık değilim, kaçtım. Onlardan ne çektiğimi bir ben biliyorum. Mısırlıyım, üniversite mezunuyum. Suriye’de 2 ay kaldım. Bunların fiilleri hiç söyledikleri üzere değil. DEAŞ’ta her şey yalanmış. Birinci haftadan sonra dönmeye karar verdim. Oradaki büyüklerime yalan söyledim. ‘Nişanlım var, onu görmeye gidiyorum.’ dedim. Dönmeye karar verince beni tehdit ettiler. Bana ‘casus’ dediler. Kaldığım 2 ayda gördüm ki bunlar medyada kendilerini gösterdikleri üzere değiller. Medya mezunu olduğum için bana bu ortamla ilgili hizmet verdiler. Başlangıçta güzel bir iş yapacağımı düşünüyordum. Kişilere zarar vermek için bu iş içinde değildim. Onları gördükten sonra gerçekleri anladım. Nasıl olabilir, vicdansızca insanlık cürmü işliyorlar?”
– Yakınlarını kaybedenler de davayı takip etti
Duruşmada dinlenilen müştekiler de yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünü lisana getirerek, sanıklardan şikayetçi oldu.
Taarruzda hayatını kaybeden Yasin Özal’ın anası Ümmügülsüm Özal, “Gelinim bir aylık gebeydi. Benim torunum yetim büyüyor. Evladımın hatası havalimanında çalışmak mıydı?” kelamlarıyla sanıklara yansısını gösterdi.
Düğününe bir hafta kala hayatını yitiren Tevfik Yusuf Haznedaroğlu’nun anası Cevriye Haznedaroğlu da “Benim oğlumun damatlığı, kınası duruyor. Onlar benim oğlumu değil, beni de öldürdüler. Buraya 8 ilaç içip geldim. Artık ben ölsem de olur. Hayatımda en çok sevdiğim varlığı benden aldılar.” halinde konuştu.
Silivri’de 9 Temmuz 2018’de yapılan duruşmada cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
Mütalaada, tutuklu sanıklar Istek Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani’nin “Anayasayı ihlal” ile 45 kişiyi “tasarlayarak kasten öldürme” hatasından kırkaltışar sefer ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırılmasını isteyen savcı, bu sanıkların başkaca 163 kişiyi “tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs”, 24 kez uygulanmak üzere “mala zarar verme” ve “terör örgütüne üye olmak” hatalarından da yekun 2 bin 150 yıldan 3 bin 371 yıla kadar mahpus cezasına çarptırılmasını talep etti.
Mütalaada, 15 sanığın “terör örgütüne üye olmak” kabahatinden 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar mahpusu öngörülürken, bu su sanıklar hakkında “Anayasayı ihlal”, “tasarlayarak kasten öldürme”, “tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs” ve “mala zarar verme” cürümlerinden ehil delil elde edilemediğinden beraatleri istendi.
Savcı mütalaasında, 21 sanığın tüm hatalardan beraatini, hakkında yakalama kararı bulunan 4 sanığın ise evrakının ayrılmasını talep etti.
– Sanıklara rekor ceza
İstanbul 13. Ağır Ceza Duruşması, 16 Kasım 2018’de karını açıkladı.
Tutuklu sanıklar Istek Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani’yi “anayasayı ihlal” hatasından ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptıran duruşma, tıpkı sanıklara 45 kişiyi ”tasarlayarak kasten öldürme” cürmünden 45 kere ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptırdı.
Duruşma, bu sanıkların 142 kişiyi “tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs” cürmünden yekun iki bin iki yüz ikişer yıl mahpus cezasına hükmetti.
Ayrıyeten bu 6 sanık 45 kere ”mala zarar verme” cürmünden 402 yıl mahpus cezasına çarptırıldı.
Sanıklar Istek Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani tüm kabahatlerden yekunda kırkaltışar defa ağırlaştırılmış müebbet ve yekun 2 bin 604 yıl mahpusla cezalandırıldı.
Duruşma sanıklardan Anzor Davitiani, Artur Tengizov, Murat Murtuzaliev, Seyhun Ali Akçay, Cuma Güneş, Ali Mostafa Ali Marzouk’a terör örgütü üyesi olmak cürmünden çeşitli ölçüde mahpus cezasına çarptırdı. Sanıklardan Ahmet Kaplan da “terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme” kabahatinden 3 yıl 9 ay mahpus cezası verildi.
– 26 sanığın beraatine karar verildi
Duruşma, sanıklar Ramazan İdrisov, Adam Rabadanov ve Fahim Ilişkin Allaooua’nın “resmi evrakta sahtecilik” kabahatinden ikişer yıl altışar ay mahpusa çarptırdı. 26 sanığın ise tüm kabahatlerden kesin ve inandırıcı delil olmadığından beraatlerine karar verdi.
Tutuklu 8 sanığın tahliyesine hükmeden duruşma, firari sanıklar Dzhamal Kurbanismailov, Rustem Efendiev, Nazım Gasanov ve Marat Pshnatov’un evraklarının ayrılmasına hükmetti.
Memurlar
