ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu vazifelisi Nazmi Mete Cantürk, “Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yardım” hatasından 5 yıl 2 ay 15 gün mahpus cezasına çarptırıldı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Nazmi Mete Cantürk, eşi Sevim Cantürk ve kızı Kevser İrem Cantürk ile avukatları katıldı.
ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Daria Darnell, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jeffrey M. Hovenier ve konsolosluk çalışanları da duruşmayı izleyenler ortasında yer aldı.
Duruşmada son savunması alınan Nazmi Mete Cantürk, cürüm işlemediğini, yalnızca vazifesini yaptığını söz ederek, “Bu cürmü işlemediğim ortaya çıktı. Bu vakte kadar olan soruşturmalarda dava açılmadı. 17 ay mesken mahpusunda kalmak beni derinden yaraladı.” dedi.
Misyonu gereği makam muhafaza, yer müdafaa ve güvenlik soruşturmaları yaptığı bilgisini veren Cantürk, “Bu görevlerimin gereği olarak resmi yerlerle görüşmelerimiz olmaktaydı. Misyonum kapsamında Amerikan üniteleri, Türkiye ile irtibat kurmak isterse İstanbul Emniyet Müdürlüğü Müdafaa Şube, Özel Harekat, Trafik Şube müdürlüğünü ziyaret sebebiyle emniyet mensuplarıyla toplantı yapılıyordu. Müdürün talimatı olmadan Türk yetkililerle temas kuramam.” sözünü kullandı.
Görüştüğü şahısların makamda bulunan kamu vazifelileri olduğunu ve bu bireylerin suça karışıp karışmadığını bilemeyeceğini de aktaran Cantürk, “2015 yılında Adana-Antalya seyahatte FETÖ’den soruşturma geçiren bireylerle birebir otelde kaldığım vakit toplantı yapıldığı söylenmiş. G20 doruğuna görevlendirme üzerine gittim. Antalya’daki yerde çok fazla devlet vazifelisi kalıyordu. Birebir tarihte ve tıpkı otelde kalan ve hakkında FETÖ soruşturması olan bireylerin olduğu söyleniyor. Ben orada ABD Dışişleri Bakanı’nın güvenliği için bulundum. Örgütsel toplantıya katılmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum.” diye konuştu.
– “FETÖ’nün hiçbir toplantı ve aktifliğine katılmadım”
Metin Topuz ile samimiyetinin olmadığını ve bu kişinin beyanına nazaran cürüm işlediğinin kabul edildiğini savunan Cantürk, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Ben hiçbir vakit Zaman gazetesine üye olmadım. Ben kimsenin talimatıyla hesap açıp para yatırmadım. 2001 yılında açılan Bank Asya hesabını ailem ve evimle ilgili ödemeler için kullandım. Benim maaşım öbür bir bankaya yatıyordu. Oradan Bank Asya’ya yollayıp otomatik ödeme yapardım. Diğer bankada param olmasına karşın talimat üzerine para çekip Bank Asya’ya yatırmadım. Annem ve kayınpederim Vakit gazetesi okurdu. Onların kartı olmadığı için oradan ödeme yaptım.
Kimse Yok mu Derneği’ne devlet takviyesi ve projeler için bağışta bulundum. FETÖ’ye üye olduğum savını kabul etmiyorum. ByLock kullanmadım, bu programı medyadan duydum. Digitürk yahut Tivibu üyeliğini talimat doğrultusunda iptal etmedim. Türkçe Olimpiyatlarına katılmadım, yardım etmedim. Onların kurum yahut kuruluşlarında çalışmadım. Gazetelerine abone olmadım, abone kazandırmadım. FETÖ’nün hiçbir toplantı ve aktifliğine katılmadım. Fetullah Gülen’le görüşmedim. Örgüt içi evlilik yapmadım. Bilhassa tekrar etmek istiyorum. Müdürümün istemiyle görüştüğüm şahıslar devlet tarafından atanmış şahıslardı. Ben ve ailem bu dava yüzünden mağdur olduk. Hekim kızım benimle tıpkı soyismi taşıdığı için bu belgeye dahil edildi. Bu sebeple açığa alındı. Hiçbir baba benim yerimde olmak istemez. Beraatimi istiyorum.”
Savunmasını tamamlayan Nazmi Mete Cantürk’ün savunmasının sonunda gözyaşı döktüğü görüldü.
Duruşmada savunması sorulan başka sanıklar Sevim Cantürk ve Kevser İrem Cantürk de hatasız olduklarını öne sürerek, beraatlerini talep etti.
– Karar
Davaya ait kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Nazmi Mete Cantürk’ün, “FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme” cürmünden 5 yıl 2 ay 15 gün mahpusla cezalandırılmasına karar verdi.
Heyet, öbür sanıklar Sevim Cantürk ve Kevser İrem Cantürk’in ise kanıt yetersizliğinden beraatine hükmetti.
Beraatine hükmettiği Sevim ve Kevser İrem Cantürk’ün isimli denetim önlemlerinin kaldırılmasını da kararlaştıran heyet, mahpus cezası verdiği sanık Nazmi Mete Cantürk hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının ise devamını karara bağladı.
– İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Kabahatler Ofisince hazırlanan iddianamede, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada “FETÖ’ye yardım” kabahatinden 8 yıl 9 ay mahpus cezasına çarptırılan (11 Haziran 2020) ABD İstanbul Başkonsolosluğu vazifelisi Metin Topuz’un soruşturma sürecindeki sözünde, “Nazmi Mete Cantürk’ün Vakit gazetesi okuduğu, etrafında dini sohbetler yaptığı, FETÖ sempatizanı olabileceği” beyanında bulunduğuna yer verilmişti.
Sanık Cantürk’ün FETÖ’den dava açılmış kimisi tutuklu kimisi firari birçok bireyle irtibatının bulunduğu belirtilen iddianamede, sanığın bu şahıslarla irtibatı hakkında misyon tarifi kapsamında makul ve mantıklı izahlarda bulunamadığı, ağır görüşmelerinin, örgüt içi irtibat ve temaslarının olduğunun ortaya konduğu kaydedilmişti.
Sanık Sevim Cantürk’ün ise FETÖ elebaşısının daveti üzerine örgütle ilişkili olduğundan kapatılan Bank Asya’daki hesabında artırımda bulunduğu, örgütten hakkında süreç yapılan birtakım bireylerle ağır irtibatının bulunduğu söz edilen iddianamede, bu kişinin örgütün “sohbet” ismini verdiği toplantılarına iştirak ettiği ve örgütçe tertip edilen okuma yarışlarına katıldığı anlatılmıştı.
Cantürk çiftinin kızları Kevser İrem Cantürk ile ilgili argümanlara da yer verilen iddianamede, 3 sanığın da “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” hatasından 7,5 yıldan 15’er yıla kadar mahpusla cezalandırılması istenmişti.
Memurlar
