TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, hem yasama hem denetim bakımından parlamentonun gücünü artıran bir sistem olduğunu söyledi.
Şentop, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Meclis Başkanlığının 2021 yılı bütçesine ilişkin milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtladı.
Milletvekillerinin, soru önergelerinin yanıtlanmasına ilişkin eleştirilerine cevap veren Şentop, “Daha önceki sistemde İçtüzük hükmü 15 gün süre veriyordu. 15 gün içerisinde bakanlık veya başbakanlık tarafından tekrar uyarılacağı ve ek 10 günlük süre verileceğini söylüyordu. O uyarıların sebebi İçtüzük gereğiydi. Cevap verilmemesinin tespiti ve yeniden yazı yazılması da dahil olmak üzere 30 gün gibi bir zaman dilimini kapsıyordu. Halbuki biz yeni düzenlemede bu süreyi 15 güne indirdik. Dolayısıyla ‘süresi içerisinde cevap verilmiyor’ deyip önceki dönemlerle bunları mukayese ettiğimizde tanınmış olan süre İçtüzük gereği aynı süre değil. Yürütme, daha önce aşağı yukarı iki katı kadar bir süre kullanıyordu.” diye konuştu.
TBMM başkanlarının bu konularda bakanlıklara uyarı yazıları yazdığını dile getiren Şentop, 27. Yasama Dönemi’nde 2018, 2019 ve 2020 yıllarında Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ile bakanlıklara, yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmesinin ve cevapların TBMM’nin saygınlığına uygun olacak şekilde soruları tam olarak karşılayan, yeterli ve tatminkar nitelikte hazırlanması hususunun yazıyla iletildiğini anlattı.
Soru önergelerine verilen yanıtlarda dönemler arası karşılaştırma yapan Şentop, 27. Dönem’de soru önergelerinin cevaplanma oranının yüzde 64,57; 26 Dönem’de yüzde 45,4; 24. Dönem’de yüzde 60,3; 23. Dönem’de yüzde 85,8 ve 22. Dönem’de yüzde 62,8 olduğunu kaydetti.
– “Önümüzdeki temmuza kadar altyapıyı güçlendireceğiz”
TBMM Başkanı Şentop, komisyon toplantılarının canlı yayınlanmasıyla ilgili taleplerin bulunduğunu ifade ederek, bunun sadece Türkiye’nin konusu olmadığını belirtti.
Farklı ülkelerde de komisyon toplantılarının canlı yayınlanmasına dair mevzuat ve uygulamayla ilgili araştırmalar yaptırdığını, bu toplantıları canlı yayınlayan ve yayınlamayan ülkelerin bulunduğunu, toplantıların canlı yayınlanması konusunda karar alan meclislerin olduğunu aktaran Şentop, şöyle devam etti:
“Teknik altyapı olarak, TBMM TV’den komisyon toplantılarını yayınlama imkanımız şu anda yok. TBMM TV, 1994’te kurulmuş ve hala o dönemki teknolojik altyapı kullanılıyor. Bizim yayınlarımızı şu anki kanallar doğrudan yayınlayamıyorlar, dönüştürmesi gerekiyor. Konuyla ilgili bir çalışma içerisindeyiz. Önümüzdeki temmuza kadar bu konuda altyapıyı güçlendireceğiz. İnternet üzerinden yayın teknik olarak mümkün. Bu konuda sair zamanlarda komisyonlarımızda bu tür talepler oldu. Komisyonlarımızın bu konuda anlaşarak karar vermesi lazım. Dolayısıyla bu, Meclis Başkanı’nın ‘yayınlayalım’ ya da ‘yayınlamayalım’ diyebileceği bir konu değil. Komisyondaki arkadaşlarımızın karar vermesi veya parti gruplarının bir mutabakata varması gerekir. Daha önce olmuş mu? 1997 bütçesi üzerinde 1996’da bir yayın faaliyeti var. İki gün sonra tartışmalar ve kavgalar üzerine yayına son verilmiş, bir daha da böyle bir yayın yapılmamış.”
– “Bu sistem avantajlıdır”
Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile parlamentonun gücünün ve etkisinin azaldığına dair eleştirilere karşı şu değerlendirmede bulundu:
“Yeni sistemde parlamento çoğunluğu cumhurbaşkanının partisinden ve siyasi görüşünden ise siyasi iktidar, yürütme yasama faaliyetini yönlendirir. Önceki sistemde olmayan bir ihtimal daha var; Cumhurbaşkanının siyasi partisiyle parlamento çoğunluğu aynı değildir. Böyle bir durumda yasama faaliyeti yürütme tarafından kesinlikle yönlendirilemez. Parlamento içerisinde çoğunluğu teşkil eden milletvekilleri veya partiler tarafından yönlendirilebilir. Sisteme bu açıdan baktığımızda, yasalaşma bakımından süreçlere baktığımızda yeni sistem öncekine göre en azından seçmene bu hakkı tanıyor. ‘Parlamento çoğunluğunu sen hükümetten ayrı oluşturabilirsin. Dolayısıyla yasama faaliyetini hükümetten farklı olarak bir gücün eline verebilirsin’ diyor. Bu bakımdan bu sistem avantajlıdır.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin parlamentonun gücünü artıran bir sistem olduğunu vurgulayan Şentop, “Buradaki sorun, ‘Kararlar istediğimiz gibi çıkmıyor.’ ise o sayısal bir problemdir. Parlamentoda her şey konuşulur, müzakere edilir, sonuçta kararlar sayısal çoğunlukla alınır. Bu sayıları millet belirliyor. Millet kime ne kadar güç verdiyse o kadar güç kullanacaktır parlamento içerisinde. Bu sistem, hem yasama hem denetim bakımından parlamentonun gücünü artıran bir sistemdir.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ilgili eleştirilere de yanıt veren Şentop, önceki sistemde KHK’nin bulunduğunu ve kanunla eşit olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ise kanunla eşit olmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanının, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabileceğine ilişkin Anayasa hükmünün bulunduğuna işaret eden Şentop, yine Anayasa’da kanunla açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin çıkarılamayacağının yer aldığını dile getirdi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Anayasa Mahkemesi kararı kanun gereğince bağlayıcıdır. İlgili mahkemeler buna uymak zorundadır.” dedi.
Şentop, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Meclis Başkanlığının 2021 yılı bütçesine ilişkin milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtladı.
Soru önergeleri ile araştırma önergelerinin içeriği ve iade edilmesine ilişkin soruları yanıtlayan Şentop, TBMM Başkanlığına verilen soru önergeleri, araştırma önergeleri ve kanun tekliflerine dair Anayasa ve İçtüzük’te düzenlemeler olduğunu anımsattı.
Anayasa ve İçtüzük’teki soru önergelerine ilişkin maddeleri okuyan Şentop, “Soruların kısa, gerekçesiz, kişisel görüş içermeyen, kişilik ve özel yaşama ilişkin konular içermeyen mahiyette olması gerektiğini İçtüzük yazıyor. Peki bunu İçtüzük duvara asalım diye mi yazmış? Bu soruların uygun olup olmadığına kim bakacak? Meclis Başkanlığı.” diye konuştu.
Şentop, soru önergelerinin iade oranlarının 23. Dönem’de yüzde 7,86; 24. Dönem’de yüzde 6,93; 25. Dönem’de yüzde 12,28; 26. Dönem’de yüzde 8,6; 27. Dönem’de ise yüzde 1,36 olduğunu söyledi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek döneminde bazı milletvekillerinin kesin hükümlerinin Genel Kurul’da okutulmasının dönem sonuna bırakıldığını ifade etmesine değinen Şentop, Cemil Çiçek döneminde üç tane kesin hükmün bulunduğunu ve bunların da Kemal Aktaş, Engin Alan ve Sebahat Tuncel’e ilişkin olduğunu belirtti.
Engin Alan ve Sebahat Tuncel’e ilişkin dosyaların 22 Mayıs 2015 tarihinde Meclis Başkanlığına geldiğini anımsatan Şentop, “Biliyorsunuz 7 Haziran 2015’te seçim vardı. Meclis, 7 Nisan 2015 tarihi itibarıyla tatile girmişti. Meclis tatildeyken Engin Alan ve Sabahat Tuncel dosyaları geldiği için onlar okutulamamış. Kemal Aktaş dosyası 30 Mayıs 2012 tarihinde Meclis Başkanlığına gelmiş.” bilgisini paylaştı.
Kemal Aktaş’ın dosyası Meclis Başkanlığına geldiği sırada Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapıldığını anlatan Şentop, şöyle devam etti:
“Bakılmış ki o kanun değişikliğinin Kemal Aktaş’a etkisi var, beklenmiş. Ne kadar beklenmiş? Fazla değil. 30 Mayıs’ta gelmiş, haziran ayı beklenmiş. 5 Temmuz’da kanun çıktığı için iade edilmiş. Bunun aynısını ben iki arkadaşınız için yaptım. İkisi de burada. Birisi Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu, istinafta kesinleşen dosyası vardı. Ben 24 Şubat’ta seçildim, Ocak 2019’da dosyası Meclis’e gelmişti. Birisi de Meral Danış Beştaş’la ilgili. Meral hanımın da Haziran 2019’da istinafta kesinleşmiş dosyası geldi.”
Mustafa Şentop, birinci yargı paketiyle birlikte istinafta kesinleşen bazı dosyalar için temyiz hakkı tanındığını, Gergerlioğlu ve Beştaş temyize gittiği için istinaftaki kesinleşmenin ortadan kalktığını ve bu dosyaları iade ettiklerini aktardı.
– “Dönem sonuna bırakma diye bir şey tamamen uydurmadır”
Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani Kemal Aktaş’ın benzerini ben iki arkadaşımız için iki defa yapmışım. Yani dönem sonuna bırakma meselesi yok. Bazı hukukçu arkadaşlar da Anayasa’daki 83. maddenin üçüncü fıkrasını yanlış okuyorlar. Orada dönem sonu demiyor, ‘Cezasını çekmesi üyeliğin sona ermesine bırakılır’ diyor. Dönem sonu başka bir şey üyeliğin sona ermesi başka bir şey. Üyelik sadece dönemin bitmesiyle sona ermiyor. Kesin hükmün okunmasıyla, istifayla, milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir iş yapması halinde de sona erebiliyor. Dolayısıyla Anayasa bilinçli olarak ‘üyeliğin sona ermesi’ demiş. Çünkü sona erme sebepleri var. Bu bakımdan dönem sonuna bırakma diye bir şey tamamen uydurmadır. Ne Anayasa’da ne başka bir yerde var.
Sizin bahsettiğiniz şey Cemil beyin bir kanun teklifi bile değil, hazırlattığı bir çalışmayı gruplara gönderiyor. ‘Böyle bir kanun teklifi yapılabilir’ diyor. O da şu; ‘Ben dönem sonuna bırakayım’ demiyor. Ne diyor? ‘Kesin hükümler dönem sonuna kadar Meclis’e gelmesin’ diyor. Teklif verilmemiş. Kimse teklif vermemiş. Cemil bey de vermemiş. Uygulama yok.”
HDP Diyarbakır Milletvekili Paylan’ın, “Bütün gruplara yazmış.” demesi üzerine Şentop, “Yazmış da teklif yok ortada. Verilmemiş bir teklif. Sen, ‘Cemil bey okutmadı’ diyorsun. Meclis’e verilmiş bir teklif değil. Dönem sonuna sadece Cemil bey zamanında değil, hiçbir dönemde, dönem sonuna bırakılmış bir dosya yoktur.” dedi.
Meclis Başkanlığına gelip de kesin hükmü en fazla bekletenin Meclis Başkanı olarak kendisi olduğunu ifade eden Şentop, 27. Dönem’de 8 kişinin milletvekilliğinin düştüğünü, Figen Yüksekdağ’ın bir ay 13 gün, Nursel Aydoğan’ın 5 gün, Besime Konca’nın 2 ay, Ferhat Encü’nün 19 gün, Ahmet Yıldırım ve İbrahim Ayhan’ın 28 gün, Osman Baydemir’in 17 gün, Selma Irmak’ın 2 gün bekletildiğini kaydetti.
Şentop, “Burada, Sayın Berberoğlu, Sayın Güven ve Farisoğulları’yla ilgili olarak beni bir noktadan eleştirebilirsiniz, ‘Niye çok beklediniz’ diye, ‘Niye okuttunuz’ diye değil. Çünkü bakın bir kere Anayasa 83’e ikinci madde ‘kesin hükmün Genel Kurul’a bildirilmesiyle sona erer’ diyor. Dolayısıyla bekleme imkanı yok. Ne olmuş? Örnek verilebilecek bir tek şey Kemal Aktaş’la ilgili Cemil beyin yaptığı işlemdir. Bir ay beklemiş. Ben ne kadar beklemişim? Sayın Berberoğlu’nunkini 17 ay beklemişim, diğer iki arkadaşımızınki Ocak 2020’de gelmiş, o tarihten beri.” dedi.
– “Bireysel başvuru kesin hükmü ortadan kaldırmaz”
Bireysel başvurunun kesin hükmü ortadan kaldırmayacağına işaret eden Şentop, “Anayasa, ‘kesin hüküm Genel Kurula bildirilince üyeliği sona erer diyor. Bireysel başvuru sonradan çıktı fakat bireysel başvuru kesin hükmü ortadan kaldırmıyor. Kesin hüküm, bir yargı kolu içerisinde, dereceler içerisinde farklı mahkemelerin nihayetlendirdiği ve artık o yargı kolu içerisinde başvuru merciinin kalmadığı bir hükümdür. İlk derece, bölge adliye, istinaf ve nihayet Yargıtay kararıdır. Kesin hüküm burada biter. Bireysel başvurunun etkisi dikey değildir. Yani Yargıtayın etkisi dikeydir. Dosyayı bozdu mu kesin hüküm olmaz, zaten aşağıda mahkemelerin bu dosyaya yeniden bakması icap eder.” diye konuştu.
– “Hiçbir şey yapmamışsınız, şimdi benden bekliyorsunuz her şeyi”
Bireysel başvurunun yatay bir etkisinin bulunduğunu dile getiren Şentop, şunları ifade etti:
“Bireysel başvuruyla ilgili Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 50. maddesinin ikinci fıkrasında eğer yargının bir işlemiyle, kararıyla ilgili bir işlem söz konusuysa, ne yapılacağını söyler. Yeniden yargılama kararını verir, kendisinin belirlediği ilgili mahkemeye gönderir. Anayasa Mahkemesi bunu yaptı. Anayasa Mahkemesinin kararını neden hiçbir arkadaşımız tartışmıyor? Niye 22 ay sonra karar çıktı? Vereceği karar belli. Ne zaman verecek kararı? Kasım 2018’den öncesini de hesaba katarsanız aşağı yukarı 25-26 ay olmuş. Dönem sona eriyor. Bireysel başvurunun beklenmesine dair bir hüküm yok Anayasa’da.
Anayasa değişikliği teklifi neden vermiyorsunuz? Anayasa Mahkemesinin yargılama usulleriyle ilgili kanuna bir cümle ile eklenerek, ‘Milletvekilliğinin düşmesi sonucunu doğuracak olan hususlardaki bireysel başvuru kararları 2-3 ay içerisinde sonuçlandırılır’ şeklinde niye kanun değişikliği teklifi vermediniz? Meclis Başkanının ardına yıkın siz, sonra da bağırın arkadan. ‘Meclis Başkanı sahip çıksın arkadaşımıza.’ Siz ne yaptınız arkadaşınız için? Hiçbir şey yapmamışsınız, şimdi benden bekliyorsunuz her şeyi.”
Kesin hükmün Genel Kurul’da okunmasıyla ilgili hiçbir Meclis Başkanının kendisi kadar beklemediğini anlatan Şentop, “İnfazla ilgili düzenlemeden Sayın Berberoğlu yararlanır mı yararlanmaz mı diye düşünüldü. Kanun çıktıktan sonra da artık önümüzde onun davasını, kesin hükmü etkileyecek bir durum kalmadı. Anayasa Mahkemesinin ne zaman karar vereceği belli değil. Zaten (bireysel başvuru üzerinden) 18 ay geçmiş. Ne kadar sürecek? Anayasa Mahkemesi kararı kanun gereğince bağlayıcıdır. İlgili mahkemeler buna uymak zorundadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Şentop, Meclis personelinin özlük hakları konusunda ise 2012’de çıkan İdari Teşkilat Kanunu’ndan sonra genel personel rejimine tabi hale geldiğini söyledi.
Ya bütün kamudaki herkesi kapsayacak bir düzenleme yapılacağını ya da yine eski sistemde olduğu gibi Meclisin kendine mahsus düzenlemesi olacağını dile getiren Şentop, “Parlamentolarda çalışanların diğer kamu kurumlarında çalışanlardan farklı olarak bir personel statüsü var. Buna eğilimim var. Ama bu benim tek başıma yapabileceğim bir şey değil.” ifadesini kullandı.
Hükümet sistemi değişikliğinin ardından buna uygun bir İçtüzük değişikliğinin yapılmadığına dikkati çeken Şentop, “Kanun teklifleri milletvekilleri tarafından veriliyor. Teklifin oluşumu aşamasının burada olması lazım. Bir konuyla ilgili sorun varsa komisyonlar bunu dinlemelidir. Bir yasama çalışması gerekiyorsa o dinlemeler üzerinden bunu çıkartabilmeli ve komisyonlar bir hazırlık yapabilmelidir. Yeni bir İçtüzük hazırlanması lazım. Benim bu konuda yaptığım çalışmalar var. Yakın zamanda parti gruplarımızla da görüşüp bir çalışma yapacağız.” şeklinde konuştu.
Bu konularda yüzde 100 ittifak olmadığına işaret eden Şentop, “Bir önerim var, anlaştığımız noktaları anlaşalım, anlaşamadığımız noktalarda mevcut İçtüzük hükümlerini muhafaza edelim. Bir İçtüzük olsun. Mutabakatla bu işi yapmakta fayda var diye düşünüyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından yapılan oylamada TBMM, Sayıştay ve Kamu Denetçiliği Kurumunun 2021 yılı bütçeleri kabul edildi.
Memurlar