Akdeniz Üniversitesi Hastanesi yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ağır bakım servisi sorumlusu Prof. Dr. Murat Yılmaz, teneffüs aygıtlarına bağlı hastalarının iyileşmesi için verdikleri çabayı ve kızına olan hasretini duygulanarak anlattı.
Salgının Türkiye’de görülmesinin akabinde hiç düşünmeden hastaların yardımına koşan Yılmaz, grubuyla gece gündüz demeden fedakarca vazife yapıyor. Her bir hastayla itinayla ilgilenen Yılmaz, insanların Kovid-19 önlemlerine uymaları konusunda davette bulunuyor.
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Yılmaz, AA muhabirine, 21 yıldır ağır bakım servisinde çalıştığını lakin Kovid-19’dan sonra servisin yorucu hale geldiğini söyledi.
Ağır bakım hastalarının tedavisinin çok sıkıntı olduğunu vurgulayan Yılmaz, tedavi sürecinde tüm takım olarak hasta olma korkusu yaşadıklarını bildirdi.
Güçlü bir süreçten geçtiklerine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
“Hastalarımızı iyi ederken, içerideki hiçbir hemşiremin, hekimimin, hasta bakıcımın hasta olmaması için çok büyük uğraş sarf ediyorum. Burada öbür hastalıklardan çok daha farklı bir süreç işliyor. Hasta nefes alabilmek için gözümüzün içine bakıyor, şuuru açık lakin nefessizlik çekiyor. Siz onun için tıbbın verdiği tüm imkanları kullanıyorsunuz lakin hala nefes açlığını gideremiyorsunuz. Hastayı yapay teneffüs aygıtına bağlıyorsunuz. Onun adaptasyonlarını sağlamak için kimi ilaçlar kullanıyorsunuz. Her gün bu ilaçları keserek hastayı makineden ayırmaya çalışıyorsunuz fakat maalesef bu süreci gerçekleştirmek çok da kolay olmuyor.”
– “Yaş aralığı kalmadı, 30-40 yaşındakiler de entübe oluyor”
Bazen her şey yolunda giderken hastanın bir anda kötüleştiğine değinen Yılmaz, Kovid-19’un makus bir hastalık olduğunu vurguladı.
Salgın sürecinde yaşadığı aksilikleri unutmaya çalıştığını tabir eden Yılmaz, “İşin hoş yanlarını hatıramda tutmak istiyorum. Aylarca baktığımız, ‘Bu hasta sanki iyi olur mu?’ telaşı taşıdığımız ve sonrasında bizi ziyarete gelen çok fazla hastamız var. Mesleğimi daha iyi yapabilmek için bu sürecin hoş taraflarını hatırlamak istiyorum.” dedi.
Birtakım hastaların 2-3 ay ağır bakımda yattığını, bunun da yatak külfetine neden olacağını anlatan Yılmaz, ağır bakımdaki 15 yatakta da entübe hastaların olduğunu söyledi.
Yılmaz, artık yaş aralığı kalmadığını, 30-40 yaşındakilerin de entübe olduğunu kaydetti.
Hastanede 9 yataklı ağır bakım daha açacaklarına değinen Yılmaz, “Hastaların en büyük kaygısı, astronot üzere giyinmiş, yüzü gözü görünmeyen kümeler halinde beşerler başına geliyor. Yatağınızı yapıyor, tedavinizi üstlenmiş. Şuuru açık hastalarla daima konuşarak, daima iyi olacaklarını anlatmaya çalışıyoruz. Bulaşma riskine karşın teneffüs aygıtlarına bağlı hastaların akciğerlerinin daima temizlenmesi, havalanmayan kısımlarının havalandırılması için çalışıyoruz.” diye konuştu.
– Kızını anlatırken, gözyaşlarına boğuldu
Yılmaz, ruhsal, sosyolojik açıdan da kendilerinin çok zorlandığını, konutlarına gidemedikleri vakitler olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Kızım ve oğlum var. Kapıdan girer girmez eşim bana karantina uygulamaya başlıyor. Üstümdekileri çabucak makineye atıyor, direkt banyoya giriyorum. Salonda daima tek başıma oturuyorum. Kızım, ‘Babam yeniden köşesine çekildi.’ diyor. 14 yaşındaki kızımı ben aylardır öpemiyorum. Meskene gidemediğimiz günler oluyor. 4-5 aylık süreçte şu üç, dört haftada çektiğimiz zorluğu yaşamamıştık. Artık meskene gidemeyeceğimizi düşünüyorum. Takım olarak, odalarımızda ona nazaran tedbirler aldık, yedek çamaşırlarımızı getirdik. Keşke beşerler toplumsal ara, maske ve hijyen kurallarına uysa da şu hale gelmesek. Bizi de kendinizi de nefessiz bırakmamak için 3 kurala uyun. Bizim bu kurallarımızı görmüş olsalardı eminim bırakın maske takmayı, yolda, sokakta astronot üzere gezerlerdi. Şu anda 41 yaşında hastamız var, nefes alamıyor. Çektiği kasvetleri biz de grup olarak çekiyoruz. Sevdiklerinden, ailesinden herkesten başka. Ailesi biziz, her şeyini biz yapıyoruz.”
Memurlar
