Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığında kadro karşılığı sözleşmeli TÜİK Uzmanı olarak görev yapan davacıya 2005-2009 tarihleri arasında yersiz olarak denetim tazminatı ödenmiştir.
Ocak 2009 tarihinden itibaren otomasyona geçilmesi sebebiyle nedeniyle personel ve özlük haklarına ilişkin bilgilerin Maliye Bakanlığı tarafından işletilen E-Bütçe sistemine girişi sırasında sistemin kurumda TÜİK Uzmanı ve uzman yardımcısı kadrosunda sözleşmeli istihdam edilen personelin “Denetim Tazminatına ilişkin bilgileri kabul etmemesi üzerine yapılan araştırmada söz konusu tazminatın “kadro karşılığı sözleşmeli statüde” istihdam edilen personele ödenmemesi gerektiğinin ortaya çıkması üzerine 29/11/2015 tarihinden 14/01/2009 tarihine kadar ödenen 3.365,38 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenmiştir.
Davacı mülga Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı aleyhine Ankara 6. İdare Mahkemesi nezdinde iptal davası açmıştır. 6. İdare Mahkemesi kararında özetle; sözleşmeli personel olarak çalışan davacıya denetim tazminatı ödenmesine ilişkin olarak çalışmış olduğu kurumla ilgili özel kanun niteliğinde olan 5429 sayılı Kanunun 45 inci maddesi ile adı geçen madde hükmüne istinaden çıkarılan “Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığında Çalıştırılacak Sözleşmeli Personelin Hizmet Sözleşmesi Usul ve Esasları Hakkında Karar”da herhangi bir düzenlemenin yer almadığı görüldüğünden, sehven ödenen denetim tazminatının kesilmesi yolundaki işlemlerde hukuka aykırılık görmemiştir.
Ancak, 29 Kasım 2015 tarihinden 14 Ocak 2009 tarihine kadar ödenen 3.365,38 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesinin istenilmesi ile ilgili olarak; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre kamu zararı, kamu görevlisinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklı mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması olduğu, kendisine yapılan yersiz ödemede herhangi bir eylemi bulunmayan kamu görevlileri hakkında söz konusu Kanun hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı, diğer bir anlatımla kamu kaynağında meydana gelen zararın, bir kamu görevlisinin kendi eylemleri nedeniyle değil de başka bir kamu görevlisinin işlem veya eylemleri ile ortaya çıktığı durumlarda, kendisine yersiz olarak ödeme yapıldığı bilmeyen iyi niyetli kamu görevlisi hakkında 5018 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı, bu nedenle kendisine yapılan ödemenin haksız olduğunu bilmeyen ilgili hakkında genel hükümlerin uygulaması gerektiği ifade edildiği,
Bu kapsamda, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 gün ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararında, idarenin açık hata, yokluk, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın, kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin istirdadının (geri ödeme) hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde kabil olduğu ve bu süre geçtikten sonra istirdat (geri ödeme) edilemeyeceği,
Uyuşmazlık konusu olayda; “denetim tazminatı” adı altında davacıya yapılan yersiz ödemenin, hatalı olduğunun basit bir inceleme ile fark edilmeyip hesapların denetimi sonucu ortaya çıkarıldığı hususu dikkate alındığında, bu ödemelerin açık hata kapsamında değerlendirilmesine hukuken imkan bulunmadığı, hatalı ödemenin yapılmasında davacının gerçek dışı beyanı ya da hilesinin de bulunmadığı,
Bu durumda, davacıya yapılan yersiz ödemelerin ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 60 günlük idari dava açma süresi içinde geri alınması mümkün iken, bu süre geçirildikten çok sonra yersiz ödendiği ileri sürülen tutarın iadesinin istenilmesini hukuka aykırı bulmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu aynı zamanda yukarıda bahsi geçen yersiz ödemeyi davacının ödememesi nedeniyle oluşan kamu zararının tahsili için Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Söz konusu mahkeme, yasal mevzuata aykırı olduğu ve idarenin işleminde açık hata olması sebebiyle Borçlar Kanununun haksız iktisap kurallar çerçevesinde davalıdan geri istenebileceğini ifade ederek davanın kabulüne karar vermiştir.
Davacı, mahkeme kararlar arasındaki çelişki yüzünden hüküm uyuşmazlığının giderilmesi ve uyuşmazlığın esasının davaya konu iade işleminin iptali yönünde karara bağlanması istemiyle Uyuşmazlık mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Uyuşmazlık Mahkemesi kararını usul ve esas yönünden iki başlıkta incelenmiştir. Konunun hüküm uyuşmazlığının uygun bulunduğuna karar verildikten sonra; idarece yapılan yersiz ödemenin 5018 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı ve Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinde tereddüt bulunmadığı, davacıya 2005-2009 tarihleri arasında yersiz ödenen denetim tazminatlarının Ocak 2009 tarihinde yani 2577 sayılı İdari Yargılama Kanununun 7. maddesinde belirtilen 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra talep edildiği; yersiz ödeme yapılan davacının gerçek dışı beyanı veya hilesinin bulunmadığı, keza mevzuatın mali yetkilileri/sorumluları yanıltacak mahiyeti itibarıyla ortada bir “açık hata” halinin de söz konusu olmadığı anlaşıldığından, 2005-2009 tarihleri arasında ödenen denetim tazminatının geri istenilmesinin koşullarının mevcut olmadığının görüldüğü,
Açıklanan nedenlerle, TÜİK Başkanlığında kadro karşılığı sözleşmeli TÜİK Uzmanı olarak görev yapan davacıdan alınan 2005-2009 tarihleri arasında yersiz olarak ödenen denetim tazminatının geri istenilmesine ilişkin idari işlemin hukuka uygun olmadığının saptanması karşısında; yersiz ödemenin geri alınması için idarece açılan alacak davası sonunda davanın kabulüne karar veren Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, hukuk ve usule uygun bulunan Ankara 6. İdare Mahkemesinin kararının kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık mahkemesi kararının tamamına ulaşmak için .
Memurlar