Hak-İş Genel Lideri Mahmut Arslan, Kovid-19 salgın periyodunda en çok iş sıhhati ve güvenliği tarafından alınacak tedbirlere gereksinim duyulduğunu belirterek, “Bu tedbirlerin başında birçok ülkenin de üzerinde çalıştığı bir bahis olan Kovid-19’un meslek hastalığı listesine dahil edilmesi geliyor.” sözünü kullandı.
Hak-İş’ten yapılan açıklamaya nazaran, Konfederasyon tarafından, her yıl 4-10 Mayıs’ta düzenlenen İş Sıhhati ve Güvenliği Haftası münasebetiyle, ikinci Ulusal ve Memleketler arası Boyutuyla İş Sıhhati ve Güvenliği Raporu yayımlandı.
Genel Lider Mahmut Arslan, rapora ait yaptığı açıklamada, tüm dünyayı tesiri altına alan Kovid-19 salgınına karşı büyük bir gayret verildiğini belirterek, bu kuvvetli uğraşta devlete ve hükümete muvaffakiyetler diledi.
Salgın sürecinde en büyük fedakarlığı başta sıhhat işçileri olmak üzere, durmadan çalışan üyelerinin gösterdiğini vurgulayan Arslan, “Ülkemiz harika bir periyottan geçerken, birçok işçi kardeşimiz de hem salgınla uğraş ediyor hem de işlerine devam ediyor. Bu devirde en çok da iş sıhhati ve güvenliği tarafından alınacak tedbirlere gereksinimimiz var. Bu tedbirlerin başında birçok ülkenin de üzerinde çalıştığı bir husus olan Kovid-19’un meslek hastalığı listesine dahil edilmesi geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Konfederasyon olarak bu taleplerini salgının birinci gününden itibaren tüm platformlarda lisana getirdiklerini belirten Arslan, bugün de bu talebi bir sefer daha tabir ettiklerini bildirdi.
Bu konunun birçok ülke üzere Türkiye’de de bilinmeyen bir durumda olduğunu vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:
“Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada virüse yakalanması hiç elbet iş kazası olarak değerlendirilmelidir. Sigortalının, patronun vermiş olduğu buyruk ve talimatları yerine getirirken, misyonlu olarak öteki bir yere gönderildiği yahut işe ulaşım sağladığı esnada, emziren bayan sigortalının süt müsaadesi müddetinde gidiş gelişindeki üzere pek çok durumda koronavirüse yakalanması halinde iş kazası olarak değerlendirilmelidir. Kovid-19’a yakalanarak hayatını kaybeden ve tedavi olup meslekte kazanma gücünü kaybeden sıhhat çalışanlarının sigorta statüsüne nazaran görev malullüğü yahut meslek hastalığı olarak kabul edilmesi son derece kıymetli bir adım olmuştur. İlerleyen süreçte çalışmanın kapsamının genişletilmesi ve tüm çalışanlar için bu uygulamanın hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Mevzuatımızda, meslek hastalıkları sınıflandırılması içinde HIV, Hepatit B, Tüberküloz ve SARS üzere hastalıklara ‘bulaşıcı hastalıklar’ listesinde yer verilmektedir. Kovid-19 virüsünün de bulaşıcı bir hastalık olduğundan hareketle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit Süreçleri Yönetmeliği kapsamındaki hastalıklar listesine eklenmelidir. Ayrıyeten, Kovid-19 salgınının çalışma hayatına tesirlerini izleyebilmek ve sürece ait kıymetlendirme ve tespitlerde bulunabilmek için Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığının öncülüğünde Ulusal İş Sıhhati ve Güvenliği Kuruluna bağlı çalışmalarını yürütecek bir izleme komitesinin kurulmasını da öneriyoruz.”
– “İş sıhhati ve güvenliği konusu temel eğitim programlarına entegre edilmeli”
Arslan, Türkiye’deki iş sıhhati ve güvenliği mevzuatının 2010 ve 2012’de yapılan değişikliklerle son derece güçlü hale getirildiğini, bu mevzuatın faal halde uygulanması için personel ve patronlar olarak hukuka ve yasaya uygunluk istikametinden daha şuurlu olmak, hakları ve ödevleri iyi bilmek gerektiğini tabir etti.
Hak-İş olarak İş sıhhati ve Güvenliği Komitesi kurduklarını belirten Arslan, ayrıyeten, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) İş Sıhhati ve Güvenliği Komitesinin de faal bir üyesi olarak, Avrupa Birliği mevzuatlarını da yakından takip ettiklerine dikkati çekti.
İş sıhhati ve güvenliği konusunun temel eğitim programlarına entegre edilmesi gerektiğini, zihniyet dönüşümüne muhtaçlık duyulduğunu anlatan Arslan, üretim anlayışından evvel sıhhat ve güvenlik anlayışına geçiş yapılması gerektiğini aktardı.
Patronların, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda idari para cezası, tazminat davaları üzere yasal yükümlülükler nedeniyle bildirim yapma sorumluluğunu yerine getirmediğine işaret eden Arslan, şunları kaydetti:
“Bundan ötürü çalışma hayatında yaşanan iş kazası ve meslek hastalığına ait yeni bilgilere ulaşılamamaktadır. Var olan iş kazası ve meslek hastalıklarına ait bilgilerin sistemli yayınlanmamasını bir eksiklik olarak kıymetlendiriyoruz. Toplumsal tarafların sürece ait görüş ve tekliflerini içeren değerlendirmelerde bulunabilmesi için iş kazası ve meslek hastalığı datalarının aktüel, ulaşılabilir ve sistemli paylaşılması gerekmektedir. Konfederasyon olarak, toplumsal taraflarla ortak hareket etmeye, çalışmalar yapmaya ve ortak platformlar oluşturmaya büyük değer vermekteyiz. Bu kapsamda ülkemizde sektörel toplumsal diyalog komitelerinin kurulmasını gerekli görmekteyiz. Yaşanan bu kuvvetli süreç, çalışma hayatı için iş sıhhati ve güvenliği önlemlerinin olmazsa olmaz olduğunu bir sefer daha ortaya koymuştur. Çalışanların ruhsal ve bedensel iyiliğinin sağlanabilmesi için, iş yerlerinde iş sıhhati ve güvenliği tedbirlerinin uygulanması bir gerekliliktir. Bu tedbirlerin alınması ve uygulanması konusunda da sendikalar kıymetli rol oynamaktadır. İş kazası ve meslek hastalıklarını önlemenin yolu sendikal örgütlenmeden geçmektedir.”
– “Sendikal örgütlenmenin önündeki manilerin kaldırılmasını talep ediyoruz”
Arslan, bilhassa ölümlü iş kazalarının örgütlü iş yerlerinde yüzde 1 oranına kadar düştüğünü, bu nedenle çalışanlar ve patronlar için sendikal örgütlenmenin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.
Hak-İş’e bağlı sendikaların, örgütlü olduğu iş yerlerinde patronla sıkı iş birliği içerisinde Kovid-19 ile gayret konusunda faal ve aktif misyonlar alarak, kontrol misyonunu yerine getirdiğinin altını çizen Arslan, “Sendikalarımızın örgütlü olduğu iş yerlerinde, toplu iş kontratları ile kurulan İş Sıhhati ve Güvenliği Heyetleri harekete geçirilerek, koronavirüsle uğraş kapsamında gereken tedbirlerin alınması için adımlar atılmıştır. Daha çok işçiye ulaşmak, tahlilin tarafı olmak, daha çok dayanışma, birlik ve uğraş için sendikal örgütlenmenin önündeki manilerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Bu vesileyle tüm çalışanları sendikalı olmaya, Hak-İş’li olmaya davet ediyoruz.” tabirlerini kullandı.
Memurlar
