Türkiye’nin birinci koronavirüs olaylarından biriydi Göğüs Cerrahi Uzmanı Dr. Selçuk Köse. 11 Mart’ta belirtileri başladı lakin grip zannedip antiviral ilaçlarla konutta atlatmaya çalıştı. PCR testlerinin Türkiye’ye de getirilmesiyle hastalığının Kovid-19 olduğu anlaşıldı, çabucak Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine, kendi çalıştığı göğüs cerrahisi kliniğine yatırıldı. Yıllardır hasta baktığı odalarda, kendisi hasta olarak tedavi ediliyordu. Durumu kötüleşince birkaç gün sonra ağır bakıma alındı ve entübe edildi. Bir hafta sonra, 6 dakika boyunca kalbi durdu, meslektaşlarının ağır uğraşıyla yaşama döndürüldü. Virüs beynine sıçradı, mide kanaması geçirdi. Fakat o, meslektaşlarının hiç pes etmemesi ve Tüm Türkiye’nin de duasıyla 35 gün sonra sıhhatine kavuşarak taburcu oldu. Mevtten dönen ve lakin 4 ay sonra hastalarına kavuşabilen Köse, birinci ameliyatını Ağustos ayında yapabildi. Aralık ayında ikinci kere Kovid geçirdi ancak bu sefer hafif atlattı. Pandeminin birinci hastalarından olan Dr. Selçuk Köse, ömürle mevt ortasındaki çizgiden 6 ay sonra dalış sertifikası almaya uzanan süreci Demirören Haber Ajansı (DHA)’na anlattı.
TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ HASTALARDAN BİRİYDİ
Geçtiğimiz yıl 11 Mart üzere belirtilerinin başladığını ve grip olduğunu düşünerek konutta kendi kendine iyileşmeye çalıştığını anlatan Dr. Köse, “16 Mart’a kadar o vakit Kovid 19 PCR testleri yaygınlaşmadığı için yaptıramamıştım. Gribe yönelik antiviral ilaçlar, antibiyotikler vesaire kullanmıştım ancak şikayetlerim geçmedi. Ateşim giderek yükseldi ve halsizliğim, nefes darlığım artınca Kovid-19 kuşkusu güçlendi. O ortada hastanemize de PCR testlerinden gelmişti. Test yaptırınca Kovid olduğum ortaya çıktı. 16 Mart’ta göğüs cerrahi servisinde, yani hastalarıma baktığım odalardan birinde hasta olarak yatmaya başladım. 4 gün sonra durumum kötüleşince ağır bakıma naklettiler. Ailem, sevdiklerim ve çocuklarımla, herkesle vedalaşmışım. Hiçbirisini hala hatırlamıyorum. Bana daima sonradan anlattılar” dedi.
FAVİPİRAVİR VE KÖK HÜCRE TEDAVİSİ BİRİNCİ ONDA DENENDİ
Ağır bakımda teneffüs aygıtına bağlanmasına karşın kan oksijen seviyesi bir türlü düzelmeyen Dr. Köse için gece gündüz araştırma yapıp durumuna deva olmaya çalışan meslektaşlarından Dr. Necati Çıtak, tüm tıp literatürünü araştırdı. Favipiravir’in dünyada kullanılmaya başlandığını öğrenince, ilacın Türkiye’ye de getirilmesiyle, Sıhhat Bakanlığı’ndan özel müsaadelerle Favipiravir birinci olarak Dr. Selçuk Köse’de kullanıldı. Lakin tıpkı günlerde kalbi durdu. Köse, “7 ya da 8’inci gün ağır bakımda kalbim durmuş. Kalpteki ağır tutulma bağlı gerçekleşen bir tabloymuş. Süratli müdahale ile yine çalıştırmışlar. Sonra beyin tutulumu olduğu anlaşılmış. Bütün bunların sonucunda organ hasarını düzeltebilmek için de yeniden birinci sefer kök hücre tedavisini bende uygulamışlar” dedi.
“KOVİDDEN SONRA HAYATI ERTELEMEMEYE KARAR VERDİM”
Uyandığı an birinci olarak annesini sorduğunu söyleyen Dr. Köse, dalış sertifikası almasına giden süreci ise “İlk uyandığımda annem nasıl demişim. Zira hastaneye yatmadan evvel Kovid olduğumu bilmeden annemle bir arada kalıyordum. Kovid hastalığından sonra bende şöyle bir şey gelişti. Hayatta yapmak istediklerimi hiçbir vakit ertelememeye karar verdim. Yapmak istediğim en kıymetli şeylerden bir tanesi de deniz dalışıydı. Çok istiyordum lakin bir türlü cüret edemiyordum. Hem de vakit ayıramıyordum. Bir arkadaşım vasıtasıyla dalış okulu ile tanıştım. Düzgün bir eğitim aldım ve birinci dalışımı Eylül ayında Kaş’ta yaptım. Şu anda bir yıldız dalış sertifikam var. Bundan sonra da gayem ikinci yıldızı alabilmek” diye anlattı.
TELEFONLA DAHİ KONUŞAMAYACAK HALDEYKEN DALIŞA BAŞLADI
Hastaneye birinci yatırıldığında telefonla bile konuşamayacak kadar makûs bir halde olduğunu söyleyen Dr. Köse, akciğerlerinin virüs nedeniyle neredeyse iflas ettiğini ve aylar süren ağır teneffüs fizyoterapileri ile dalış yapabilecek duruma gelebildiğini söyleyerek kelamlarını şöyle sürdürdü: “Hastaneye yattıktan birkaç gün sonra telefonla bile konuşamaz haldeydim. Sonra da esasen ağır bakıma alındım. Akciğer, sağda üç, solda iki lob olmak üzere 5 lobdan oluşan bir organ. O zamanki akciğer tomografilerimde yalnızca bir lobun bir segmentinde düzgün bir görünüm vardı, akciğerde tutulmamış bir alan kalmıştı, geri kalan her yer Kovid tutulumuydu. Bu vaziyetten dalış sertifikası alabilecek duruma geldim. Lakin fizik tedavideki arkadaşlarımın, Meltem Vural hocamın ağır çabası sayesinde bunu başarabildim. O kadar çok insan var ki, bütün hastaneye teşekkür etmem gerekiyor. Konutlarından yemek yapıp getirdiler hastanede yattığım devirde. Haklarını ödeyemem. İstanbul Tabip Odası’ndan da yaşadıklarım ve sonrasında gösterdiğim uğraş nedeniyle sağ olsunlar bir ödül düşünmüşler, Dr Türkan Saylan Tıp Ödülü’nü 14 Mart nedeniyle bana vermeyi düşünmüşler sağ olsunlar”
“25 KİLO VERDİM KASLARIM ERİDİ CERRAHİYE DÖNMEK İÇİN ÇOK ÇABALADIM”
Yaklaşık 4 ay ameliyathaneden de uzak kalmak zorunda kalan Dr. Köse, bir cerrah için en sıkıntı şeyin ameliyat yapamamak olduğunu vurgulayarak “Ben hayatım boyunca tıp fakültesinde okurken de daima cerrah olmak istemiştim. Cerrahi, beni hayata en çok bağlayan şeylerden biri. Çabucak çabucak her hafta sonu hastanede yaşıyorum. Nöbetim olmamasına karşın. Fakat reflekslerinizin, motor aktiviteler dediğimiz kaslarınızın büsbütün düzgün çalışması gerekiyor. Ancak ben Kovid enfeksiyonu sonrası neredeyse 25 kilo verdim. Kaslarım, bilhassa iskelet kaslarım yok oldu. 3 ay boyunca ağır bir fizyoterapi gördüm. Bana verilen antrenmanları çok gerçek bir biçimde, saati saatine uyguladım. Çok çalıştım eski halime dönebilmek için. Nefes alma teknikleri, teneffüs fizyoterapisi için gerekli idmanların hepsini tahminen ziyadesiyle yaptım. En sonunda da mesleğime geri dönebildim. Birinci ameliyatımı da Ağustos ayında yapabildim. Hatta ikinci dalga sırasında etraf hastanelerin ameliyathaneleri kapandığı için o devir çok ağır akciğer kanseri ameliyatları yaptık” dedi.
ARALIK AYINDA İKİNCİ SEFER KOVİD OLDU
Aralık ayında ikinci defa kovide yakalanan Dr. Köse, akciğer kanseri bir hastasından virüsü kaptığını söyleyerek kelamlarını şöyle noktaladı: “PCR testim aslında negatif geldi ancak tomografimde yeni tutulum odakları ve kan bulgularında kuşkulu sonuçlar görülünce çabucak tedaviye başlandı. Bu sefer şanslıydım, yaklaşık üç günde toparlandım. 10 gün sonra da izolasyondan çıkarak hastaneye döndüm. Vakit zaman konuşmamda hala aksaklıklar yaşıyorum. Hastalığın bende bıraktığı izlerden. Lakin çok şükür ki ellerimde bir şey yok”
Memurlar
