Ulusal Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, CNN Türk’te 5N1K’da Cüneyt Özdemir’in sorularını cevapladı. Bakan Selçuk, yüz yüze imtihanlar yapılmalı ya da yapılmamalı tartışmalarıyla ilgili olarak, “Sınavların yapılması için ortam müsait. Çok riskli kentlerde imtihan yapmayacağız. Hususlar zati sınırlı” tabirlerini kullandı
İşte Bakan Selçuk’un açıklamalarından satır başları:
Dünyanın, milletin sıkıntı vaktinde diğer ülkeler neler yapıyor eğitimle ilgili tedbirler bakımından ve biz neler yapıyoruz? Bunu hiç takip etmediğimiz kadar memleketler arası bir seviyede takip sürecine girdik ve öğretmen eğitimi bakımından çok kıymetli bir değişim yaşadık. Tüm öğretmenlerimiz dijital eğitim konusunda kendi maharetlerini geliştirdi.
Pandemi bitince eskisi üzere olacak mı?
Değişimin en güç, en muhafazakar olduğu alanlardan birisi eğitim. Bu muhafazakarlığın salgın sürecinin getirdiği zorlamalarla geleceğin tasarlanmasını yine düşünmeyi gerektiriyor ve ben bu manada da kimi derslerin tekrar uzaktan olması gerektiği konusunda bir açılım olacağını düşünüyorum. Uzaktan eğitimi istisnai bir durum olarak değil, değişen eğitimin bir modülü olacağını düşünüyorum. Öğrencilerin, velilerin okulla etkileşimi değişecek. Okul aile birliklerinin hiç olmadığı kadar daha iyi hale geleceğini düşünüyorum.
Güzel bir imtihan verdiğinizi düşünüyor musunuz?
Hangi çocuk, kaç çocuk, hangi okuldaki, kaçıncı sınıfta bütün bunların dataları var bizde. Hangi çocuğun EBA’ya ulaşamadığını biliyoruz. Delile, bilgiye dayalı olarak Fransa’da öğrencilerin %8’inin hiç erişimi olmadığını biliyorum. Pekala bu salgın devrine bütün dünya hazırlandı da herkesin uzaktan erişimi vardı da Türkiye’nin mi yoktu? İnternet erişimi olmayan öğrencilerimiz olduğunu biz söyledik. Bir öğrenci için EBA TV’de muhtaçlık duyduğu tüm dersler var. İkinci boyut şu: YKS’ye, LGS’ye özel mevzu anlatımları var. Ağustostan beri destekleme yetiştirme kursları yüz yüze okulda açık. Ben 12. sınıftayım, okula gidip öğretmenimden yüz yüze ders alabilirim, fiyatsız. Biz 3-3.5 milyon canlı ders yapabilme kapasitesine sahip olarak neden birinci 3-5 sıradayız dünyada? EBA Dayanak Merkezi var, 14 bin 700 tane. Birisi dese ki ‘Bizim konutun karşısında okul var bizim okul karşı semtte, ben oraya gitmek istemiyorum’ Meskeninin karşısındaki okula gidebilir. Geçen ay BBC günde 3 saat televizyon yayınına başladı. Okullar açıktı fakat devamla ilgili bir sorun vardı.
Restoranlar açıkken okullar kapalıydı. Yanlış mı yaptık diye düşündünüz mü?
Biz okullardan sorumluyuz. Benim önüme günlük olarak dünyadaki tablolar geliyor. Ben dünyada hangi ülkedeki hangi okulların açık yahut kapalı olduğunu biliyorum. Kimlerin tatilde olduğunu da biliyorum. Bütün bunları izlerken bizim risk tablomuzda, risk değerlendirmesi çıtamız öbür ülkelere nazaran daha düşük. Riske girme ihtimalimiz şu düzeye geldiğinde kapatırız diyorum. Tabiplere, uzmanlara danışarak diyorum bunu. En çok kapatan ülkeler ortasında yer alıyoruz lakin hiç açmayın ya da hiç kapatmayın tartışması var Türkiye’de. Bu türlü baktığımda hiç pişman değilim. Türkiye’nin kendine mahsus şartları da var. Ben Türkiye’ye bakarak karar vermeliyim. Bu türlü yapılmalıydı ve iyi ki bu türlü yapmışız diyoruz takım olarak. Global salgının ne getirdiği, götüreceği başlangıçta çok belirli değildi ve bütün ülkeler hazırlıksız yakalandı. Baştan daha merkezi kararlar alındı o yüzden. En başta 4 senaryomuz var demiştik. Hangi ilacın verileceği bile tartışma konusuydu o aylarda. Bu kadar karmaşanın olduğu bir yerde başlangıçta dağınıklığa yol açabilecek bir karar yerine öncelikle merkezi… Daha evvel de köy okullarını açtık yalnızca, meslek okullarının uygulama derslerini açtık yalnızca. Önümüzdeki süreçte yerinde kararın yaygınlaşma devrine geldi. Evvel vilayet bazında bakılacak, ilçe bazında sayın valiler karar verecek.
Radikal kararlar alınmalı deniyor. Alışılmışın dışında kararlar almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye’de salgınla ilgili çok kapsamlı ve derin çalışmalar yapılmadı. Biz büyük bir mecmua çıkardık, salgın devrinde Türkiye’de eğitim temalı bir sayı yayımladık. Biz saha çalışmasını orada gördük. Bütün bunlara baktığımda ‘kayıp kuşak’ sözü edebi olarak hoş bir çağrışımı olan tabir. Fakat kayıptan kasıt nedir? Çok istikametli tahlil edilmesi lazım ki şu anda bunu yapıyoruz. Biz kayıp derken ilkokul çocuğuyla lise çocuğunun kaybını farklı görüyoruz. En çok kayıplarımızın köy okullarında olduğunu gördüğümüz için oralardan başladık. Kayıp nesil tasasında değilim. Ancak yaz tatiliyle ilgili bir karar alınması gerektiğini düşünüyorum. Yaz aylarında kitlesel olarak herkes için değil lakin bilhassa kritik kümeler için matematik, bilim, oyun kampları, atölyeler, bütün bunları devam ettireceğiz. Karnenin tarihiyle ilgili bir değişiklik olabilir netleşmemekle birlikte. Öğrencilerimizin tamamı yaz boyunca okulda olacaklar diye bir kararımız yok. Lakin bunun biraz uzamasıyla ilgili çalışmalarımız var.
Aşılamada öğretmenler biraz daha öne alındı mı?
Köy okulları, ilkokullar gündeme geldiğinde, açılan sınıfların öğretmenlerinden başlanması tarafında bir karar çıktı. Tedarik planlamasına nazaran öğretmenlerin de aşı planlaması yapılıyor. Özel okullar, resmi okullar ve çalışanlar dahil olmak üzere, açılan sınıflardan başlamak üzere Sıhhat Bakanlığı planlamayı yapıyor.
Ruhsal danışmanlar için ne düşünüyorsunuz?
Dünyadaki birinci 24 saat hizmette olan psikososyal takviye merkezini açtık ve kamuda birinci kere sanal robotları hizmete soktuk. 24 saat rehberlik araştırma merkezlerinde misyonlu olan arkadaşlarımız velilerimizin her türlü sorusuna telefonda karşılık veriyorlar. Biz okulu geçen eylülden beri açtığımızda birinci olarak temassız oyun oynuyoruz. Her yaş kümesi için başka ahenk programımız var. 1. gün matematik, fizik demiyoruz. Oyun temelli ve ahengi kolaylaştırabilecek, okulu tekrar hissettirecek birtakım etkinlikler yapıyoruz. Ruhsal danışmanlar burada kilit rolde.
Ek takım
Bizim uğraşımız daha çok öğretmen alınması tarafında. Kamu maliyet siyasetinin da bir genel çerçevesi ve toplam takım sayısı var. Bizim için değerli olan bu pastadaki en büyük hissesi almak. Artık de bir 20 bin atama ilan ettik, gayretlerimiz devam edecek.
Atanamayan öğretmenler
Dünyanın her yerinde farklı alanlarda mezunlar var. Ulusal Eğitim’in muhtaçlığı büsbütün karşılansa bile dışarıda birkaç yüz bin öğretmen adayı kalacak. Bizim yapmamız gereken şey, mevcut durumdaki açığımızı daha yüksek atamalar yaparak kapatmaya çalışmak. Yaklaşık 40 bin mezun var ortalama. Kamu siyasetleri çerçevesinde fakülteden her mezun olan istihdam edilir mi diye dünyanın her yerinde bir tartışma var.
Üniversiteler açılacak mı?
Bize bağlı olmadığı için karar vermiyoruz lakin bildiğim kadarıyla Sıhhat Bakanlığı’nın tavsiyesi uygulamalı derslerle açılması istikametinde.
Karne puanlamasında farklılık olsun tartışması
Bir öğretmen bir öğrencisini tanıyor, çocuğun geçmiş yıllardaki notları var. Bir çizgisi var çocuğun. Öğretmenlerimiz zümre toplantılarında çocukları değerlendirirken çocuğu öz geçmişiyle birlikte kıymetlendiriyor. Çocuk aniden o okula gelmediği için çocuğun öyküsü, öğrenme tarihi var. Bütün bunlara toplam olarak bakıldığında, öğretmenlerimiz vicdanlarını da zorlayarak bir çocuğa haksızlık yapmama konusunda son derece titizler. Biz de onlara detaylı çizelgeler veriyoruz. Toplam olarak bir kıymetlendirme yaptılar.
Yüz yüze imtihan olacak mı?
İmtihan yalnızca liselerle ilgili kelam konusu. Tekrar düşünür müsünüz halinde bir teklif olarak görüyoruz biz bu tartışmaları. Lakin bizim eğitim bilimleriyle ilgili bir akademik konseyimiz var. Sonuçta bir karara varıyoruz. İlkokul ve ortaokulda imtihanın olmaması tarafında ortak bir karar çıktı. Neden lisede olması gerekiyor da ilkokulda olmaması gerekiyor? Zira ilkokulun daha farklıdır, ilkokullarda karne notu vermiyoruz. Fakat lisenin akademik amaçları daha yüksek. Bizim destekleme yetiştirme kurslarımız ağustostan beri açık. Çocuklarımızın geleceğe dönük yapmaları gereken ödevler var. Eylülden 1 Kasım’a kadar olan periyoda kadar bir karne notu vermek istiyoruz. Okullar kapanmadan evvel %40’ı da imtihana girdi. Şu vilayette risk yüksek olduğu için okullar açılmayacak dendiğinde imtihanlar zati olmayacak. İmtihanların yapılması için ortam müsait. Çok riskli kentlerde imtihan yapmayacağız. Bahisler zati hudutlu. Şayet imtihan varsa çocuklar hiç bırakmıyor, takip ediyor. Lakin hiç imtihan yok derseniz bu sefer düşüyor. Şayet imtihan varsa çocuklar hiç bırakmıyor, takip ediyor. Fakat hiç imtihan yok derseniz bu sefer düşüyor. Çocukların en az yarısı ‘Lütfen imtihan olsun, bizim çalışmamızın karşılığı olsun’ diye ısrar ediyorlar.
Önümüzdeki periyotta okullarla ilgili kararları kim açıklayacak?
Detayı pazartesi Kabine’de konuşulacak. Fakat genel fotoğraf şu: Her hafta Sıhhat Bakanlığı son 7 günde 100 binde görülen hadiseyi açıklayacak. 4 basamakta ayrılmış olan risk kümelerinin hangisinde hangi kentlerin olduğu belirlenmiş olacak. O kentin valisi ve Vilayet Hıfzısıhha Konseyi o vilayette okulun kapatılması yahut açılmasıyla ilgili karar alabilecek. ‘Yerinde Karar’dan kasıt bu, önümüzdeki haftadan itibaren süreç bu biçimde işleyecek.
Mansur Yavaş’ın tablet dağıtması
AK Parti devrinde, geçtiğimiz yıllarda da tablet dağıtıldı. Biz salgın devrinde 672 bin civarında tablet dağıttık. Bizim tabletlerimizin içinde 25 GB erişim imkanı var. Hangi çocuğun ailesinin gelir seviyesi nedir, kaç kardeşi vardır, özel eğitim gereksinimi var mı, buna benzeri kriterlerle belirlediğimiz bir liste var. BU listenin tamamı valiliklerde var. Listede kime verileceği isim isim evvelce muhakkak.
Ulusal Eğitim’in bütçesi kâfi mi?
Ben hiçbir vakit bütçemin kâfi olduğunu düşünmem. Bu sene daha fazla öğretmen atanması konusunda aslında efor içerisindeyiz, bütçemizin daha fazla olmasını isteriz bu cins imkanları ortaya çıkarabilmek için.
Memurlar
