Kastamonu’da yaşayan 65 yaşındaki Semra Narin, karnının son 6 aydır giderek şiştiğini fark etti. Etrafındakilerin karnındaki şişliği kilo olarak yorumladıkları Narin, şişkinliğe bağlı gelişen ağrı ve nefes darlığı üzere şikayetler üzerine doktora gitti.
Narin’in yapılan tetkiklerinde tüm karnını dolduran ve teneffüs kaslarına kadar uzanan yumurtalık kitlesi saptandı.
Kitlenin ameliyatla alınabileceği lakin bu operasyonun sıkıntı ve riskli olduğu belirtilen Narin, tabibinin yönlendirmesiyle İstanbul’a geldi.
Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Boyraz‘a başvuran Narin, yapılan başarılı operasyon sonucunda karnındaki 10 kilogram tartısındaki kitleden kurtuldu.
“Yumurtalık tümörlerini sessiz katil olarak tanımlıyoruz”
Doç. Dr. Gökhan Boyraz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yumurtalık kitleleri ve yaptıkları ameliyat hakkında bilgi verdi.
Boyraz, bayanların jinekolojik organlarında, yumurtalıklarında boyutları değişebilen, içerisinde vakit zaman sıvı ya da hücresel yoğunluk bulunan kitlelere rastlanabildiğini söyledi.
Yumurtalık kanserlerinin jinekolojik tümörler ortasında, bayanlarda en fazla mevte yol açan kanserlerin başında geldiğine dikkati çeken Boyraz, bu tümörlerde erken teşhisin sıkıntı olmasının bu riski daha da artırdığını vurguladı.
Gökhan Boyraz, yumurtalık kanserlerinde aile geçmişinin değerli olduğunu belirterek, az doğum yapmanın, sigara içmenin ve başka risk faktörlerinin bu kanser tipinin nedenleri ortasında olduğunu lisana getirdi.
“Yumurtalık tümörlerini sessiz katil ve sinsi hastalık” olarak tanımladıklarını tabir eden Boyraz, “Bunlar erken belirti veren tümörler değil. En sık belirti karın şişliği, erken doyma, hazımsızlık, nefes darlığı, adet düzensizliği, vajinal akıntılar, büyük boyutlara ulaştıklarında idrar torbasına baskı yaparak çok sık idrara gitme ve idrar kaçırma, kalın bağırsağa bası yaptığında kabızlık, mide bölgesine çıktığında mide ile ilgili şikayetleri görürüz.” diye konuştu.
Boyraz, hastalığın belirti verdiğinde ise ekseriyetle muhakkak bir basamağın geçildiğine işaret ederek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Hastamızda, sol yumurtasından köken alan çok devasa bir kitle gördük. Bu kitle karaciğer ve mide bölgesine kadar çıkmış ve bu organlara bası yaparak bu organların işlevini bozacak seviyeye gelmişti. Hatta hastanın nefes almasını zorlaştıracak kadar büyük bir kitle tespit ettik. Bu tip ameliyatların ülkemizde de artık bir yan kısım olan jinekolojik kanser cerrahisi branşı tarafından yapılması gerekiyor. Zira yapılan çalışmalarda yapılan birinci ameliyat yumurtalık kanserinde hastaların hayat müddetini belirliyor. Şayet bu hastalarda geride tümör bırakılarsa maalesef bu hastaları yumurtalık kanserinden kaybediyoruz.”
Kitle 5 saat süren güçlü bir operasyonla çıkarıldı
Doç. Dr. Boyraz, hastanın kendilerine başvurduğunda birinci değerlendirmelerin ve ileri tetkiklerin yapıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
“Hastaya mümkün riskleri anlattık ve ameliyatı planlandık. Değerli olan bu kitleyi patlatmadan almaktı. Öteki tümörlü hücreleri karın içine saçılmadan almak temel amacımızdı. Biz kitleyi karın içinde patlatmış olsaydık hastalığın evresi birken, üç kademesine gelmiş olabilirdi. Örneğin kemoterapiye gerek olmayacak bir hasta yalnızca ameliyat sırasında kitle patladığı için kemoterapi almak zorunda kalabilir. Bu kadar kritik bir süreç ameliyatın hali ve kalitesi… Hastamızın karın bölgesinde bu hassasiyetle kitleye yaklaştık ve bu nedenle ameliyat biraz uzun sürdü. Bu hastamızda da kitleyi süratlice patolojiye götürdük. Hastamız anestezi almaya devam ederken kitleyi patolojik olarak inceledik ve pataloji hocamız bunun makûs huylu olma potansiyeli olan bir tümör olduğunu söylediği için artık süreci kanser cerrahisi formuna çevirerek, geride tümör bırakmayacak halde devam ettik. Hatta bir bölgede bağırsakla çok önemli yapışıklığı vardı. Bağırsak bölgesinde gördüğümüz kuşkulu tümöral bölgeyi almak zorunda kaldık. Geride hiç gözle görülecek tümör kalmayacak formda ameliyatı yaptık.”
“Yumurtalık kitleleri ortasında gördüğümüz en ağır ve en büyük kitleydi”
Boyraz, görüntülemede kitlenin boyut olarak 40 santimetre olduğunu saptadıklarını aktararak, “Ameliyattan sonra patoloji hocamız bunu cetvelle ölçtü ve teyit etti. Kitlenin yükü 10 kilogram olarak tespit edildi. Hasta karın içerisinde 10 kiloluk bir tartıyla günlük hayatına devam etmek zorunda kalmış. Olağan bir gebelikte tüm gebelik eserleri yaklaşık 5 kilogramdır. Bu hastamız neredeyse 2 gebelik tartısında bir kitleyle günlük hayatını sürdürmek zorunda kalmış. Yumurtalık kitleleri ortasında gördüğümüz en ağır ve en büyük kitleydi. Çok büyük bir kitle çıkardık.” değerlendirmesinde bulundu.
Hastanın ameliyat sonrasında önemli olarak rahatladığına vurgu yapan Boyraz, kanserde erken teşhisin hayat kurtardığını, salgın sürecinde de olsa bayanların yıllık jinekolojik denetim ve taramalarını yaptırmaları gerektiğini kaydetti.
“Dünyaya adeta tekrar geldim”
Ameliyat sonrası sıhhatine kavuşan Semra Narin de kendini çok iyi hissettiğini belirterek, “Dünyaya adeta yine geldim.” sözlerini kullandı.
Son iki ayda karnının iyice şiştiğini lisana getiren Narin, “Bana ‘Kilo aldın.’ dediler. ‘Benim bu halim kilo değil.’ dedim. Karnımı elliyorum sert, yumuşak bir karın değil, gergin. Daha evvel ne ağrım ne sızım ne kanamam oldu. 2 ayda davul üzere oldum. Nefes darlığı yapıyordu. Yürürken o kadar kiloyu taşımak kolay değil. Bazen mide yanması ve ekşime oluyordu. Ortada idrar kaçırma oluyordu. Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde teşhis konuldu.” biçiminde konuştu.
Memurlar
