15 Temmuz gecesi Harbiye’deki TRT binasına giderken, açılan ateş sonucu iki ayağına isabet eden kurşunlarla yaralanan Yaşar Parlak, hayatını koltuk değnekleriyle sürdürüyor.
Yaşar Parlak, AA muhabirinin sorularını TRT’nin Harbiye’deki binasında 15 Temmuz şehitleri ve gazileri için oluşturulan kısmın önünde yanıtlarken, hisli anlar yaşadı.
Darbe teşebbüsünden Başbakan Binali Yıldırım’ın televizyondaki konuşmasıyla haberdar olduğunu aktaran Parlak, şöyle devam etti:
“İşin gerçeği ben kalkışmanın ne olduğu anlayamamıştım. 12 Eylül’de 11 yaşında bir çocuktum. O vakitler ihtilali gördük lakin bildiğimiz kadarıyla ihtilal, gece geç vakitlerde olan bir şey. Devletimizin durumu ihtilal olmaya müsait bir durum değil. Daha sonra Cumhurbaşkanımız çıktı televizyona. Konutumuzun acilen ardındaki camiden sela okunmaya başladı. Sela okunduğunda içimden ateşler çıktı, heyecana kapıldım. Eşime ‘Ben gidiyorum.’ dedim, bayrağımı aldım, meskenden çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Çağlayan Polis Karakolu’ndan sesler gelmesi üzerine o tarafa koştum. Mahallemizin kişilerinin karakolun etrafında çember oluşturduğunu gördüm. Gelen tüm araçları karakolun etrafına siper olarak dizdik, herkes de aracını verdi.”
Parlak, buradaki kişilerin bir kısmının havalimanına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılamaya, bir kısmının köprüye gitmek istediğini, bir kısmının da karakolda kalmak istediğini lisana getirdi.
– “Önce sol ayağıma, daha sonra sağ ayağıma 5 tane kurşun isabet etti”
Kendisinin de köprüye gitmek üzere karakoldan ayrıldığını tabir eden Parlak, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Şişli-Mecidiyeköy yol ayrımına geldiğimizde birisi, ‘TRT Radyo’da, orduevinin orada ıstıraplar var. Oraya gidelim.’ diye bağırdı. Bizim için de orduevi bir bayraktır, vatanımızın milletimizin bir bayrağıdır. Biz bir anda bu tarafa döndük. Bir polis TOMA’sı önümüzü kesti. Bir polis memuru bize ilerlersek daha istenilmeyen şeylerle karşılaşabileceğimizi söyledi. ‘Bizim erimiz bize ne yapacak ki?’ diye düşündük. Polisten bize yolu açmasını istedik, açtı ve geçtik. 50 kişilik gruptuk, ben en öndeydim. Evvel sol ayağıma, daha sonra sağ ayağıma 5 tane kurşun isabet etti. Beni, 4 metre sağ tarafıma fırlattı. Ben doğrulmaya çalışınca şarapnel kesimleri her tarafıma isabet etti. 45 dakika orada yattım. Gelen ambulanslara da ateş ettiler. Daha sonra bizi uyaran polis sürünerek, beni bir ara sokağa çekti. Bir minibüse yerleştirmeye çalıştılar lakin otomobil dolu olduğu için sığmadım. Sonra o polisin durdurduğu bir sivil bir araçla Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüm. Acilde 18 saat ameliyat sırası bekledim ve sonraki gün ameliyat olabildim. 15 santimetre boşluk yoktu acilde, her taraf yaralı, ölüydü.”
– “İnşallah bunu bir daha denemek istemezler”
Yaşar Parlak, tedavisinin hala devam ettiğini belirterek, omurundaki değişikliği, “Normalde iki bacaklıydım, artık dört bacaklı oldum. 200 metreden fazla bastonlarla da yol yürüyemiyorum, kısa aralıklı bir yaşantım var. Sonlarım zahir, onun dışına çıkamıyorum.” cümleleriyle özetledi.
15 Temmuz’dan evvel Vilayet Sıhhat Müdüriyetinde şoför olarak çalıştığını, daha sonra kendilerine verilen memurluk hakkıyla Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığında çalışmaya başladığını kaydeden Parlak, “Bedenen çalışmaktansa oturarak çalışmak daha iyi ancak 50 yaşına kadar bedenen çalışan bir insanın 50 yaşından sonra masa başında çalışması çetinmiş. Onu da öğrenmiş oldum.” dedi.
– “Biz vatanımız, milletimiz için canımızı her devir ön plana koyarız”
Parlak, “Bu şahıslar bize kurşun sıktı. Biz değerli değiliz, devletimizi yıkmak istediler. Şunu hesaba katmadılar; derler ya ‘Her Türk er doğar.’ Evet, biz askeriz. Bizim için üniformanın sırtımızda olup olmaması çok değerli değil. Biz vatanımız, milletimiz için canımızı her devir ön plana koyarız. Ne devir akıllarına gelir de yapmak isterlerse bu işi, yeniden önlerine biz çıkacağız, tekrar uğraşımızı vereceğiz. O vakit tahminen şehit olacağız, hiç sorun değil. İnşallah bunu bir daha denemek istemezler.” diye konuştu.
Memurlar
